Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8202 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6134 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ :BoşanmaKARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davacı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 27.01.2014 gün ve 8828-1441 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Koca, evlilik biliğinin temelinden sarsıldığını, ortak hayatın devamına imkan kalmadığını ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini istemiş, mahkemece; “davacı tanıklarının beyanlarının görgüye dayanmadığı, çevreden duyduklarını aktardıkları, bir kısım beyanların da tanıkların kendi yorumu olduğu, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektirir bir anlaşmazlık olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı” gerekçesiyle dava reddedilmiş; davacının temyizi üzerine, hüküm Dairemizce onanmıştır. Onama kararında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesi dayanak gösterilmek suretiyle "davacının ön inceleme aşamasına kadar usulüne uygun şekilde dayanmadığı vakıaların boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği" açıklamasına yer verilmiştir.Davacı karar düzeltme talebinde bulunmuştur.Dava, 27.02.2012 tarihinde açılmıştır. Davacı dava dilekçesinde; “davalı ile evlendikleri günden bu yana şiddetli geçimsizlik yaşadıklarını, aralarında uyumsuzluk olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve çekilmez hale geldiğini, birlikte yaşama koşullarının ortadan kalktığını, aralarındaki geçimsizlikten dolayı davalının üç ay önce müşterek konutu terk edip gittiğini, bu sebeple boşanma davası açılmasının zaruri hale geldiğini” ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini istemektedir. Dava dilekçesinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan maddi vakıalar tek tek gösterilmemiş, birliğin ortak hayatın devamına imkan bırakmayacak derecede temelinden sarsıldığı belirtilmekle yetinilmiştir. Ön inceleme duruşmasından sonra 18.06.2012 tarihinde vekili tarafından verilen delillerin gösterildiği dilekçede ise geçimsizliğe yol açan bir kısım vakıalara yer vermiştir.Kuşkusuz davacı, dava dilekçesinde davasının temeli olan bütün vakıaların açık özetlerini bildirmelidir (HMK md. 119/1-e). Ancak, dava dilekçesindeki bu husustaki eksiklik ve davacının bu yükümlülüğüne uymaması, davanın esasının incelenmesine de engel değildir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, boşanmada bir hukuki sebep olmasının yanında aynı zamanda bir dava sebebidir. Çünkü, evlilik birliği tek bir olayla temelinden sarsılmış olabileceği gibi, tek başlarına ele alındıklarında boşanma sebebi oluşturmayacak olan süregelen bir ya da birden fazla olay birleşerek bu sonucu doğurabilir. Bu bakımdan, bu sebebe dayanılarak açılmış olan boşanma davasında, birliği temelinden sarsan maddi vakıalar, dava dilekçesinde veya en geç ön inceleme aşamasının tamamlanmasına kadar gösterilmemiş olsa bile, davanın niteliğini değiştirmedikçe sonradan da gösterilebilir. Çünkü bu sonucu doğuran bütün olaylar “dava sebebini” oluşturur. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesinin (1) fıkrasında sınırı gösterilen iddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı, davanın niteliğini değiştirecek veya genişletecek vakıaların sonradan davaya getirilmesini engellemektedir. Sonradan yargılamaya dahil edilen vakıa, davanın niteliğini değiştirecek veya genişletecek önemde değilse, başka bir ifade ile sonradan yargılamaya dahil edilen vakıa, davanın niteliğini değiştirmeden ve genişletmeden sadece olayı aydınlatıyor ve iddiayı güçlendiriyorsa, bu tür vakıa yasakla karşılaşmadan ileri sürülebilir. Buna engel bir usul hükmü bulunmamaktadır. O nedenle, davacı vekilinin, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra 18.6.2012 günü verdiği dilekçede ileri sürdüğü vakıalar, yasak kapsamında görülemez.Davalının, eşinden tiksindiğini söylediği, “kocamdan ne hayır gördüm ki piçinden hayır göreyim” dediği ve kocası için “şerefsiz” şeklinde sözler sarf ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK md. 166/1) karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. Ne var ki ilk incelemede, yanılgılı değerlendirme sonucu hüküm onanmış olmakla, davacının bu yönlere temas eden karar düzeltme talebi haklı ve yerinde görülmekle, kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/1-4. maddesi gereğince davacının karar düzeltme talebinin yukarıda açıklanan sebeple KABULÜNE, Dairemizin 27.1.2014 tarihli ve 2013/8828 esas, 2014/1441 karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.