Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7996 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5805 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ :Polatlı 2. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :11.11.2008 NUMARASI :Esas no:2008/450 Karar no:2008/908Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Boşanma davalarında tarafların kabulü hakimi bağlamaz.(TMK.md.184/3) Türk Medeni Kanununun 166/3.maddesi koşulları da oluşmamıştır.Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa davacı ilk celseye gelmemiş, delil de bildirmemiştir. Mahkeme yalnızca davalının kabul beyanına dayanarak boşanmaya karar vermiştir. Bu itibarla davacıya delillerini sunması için süre verilmesi, sunduğu takdirde delillerin toplanıp sonucu uyarınca karar vermek gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ne var ki bu durum temyize konu edilmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.2-Temyiz nedenlerine hasren yapılan incelemeye gelince;a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.b-Boşanma veya Ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadın ve yanında kalan çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.c-Davacı anne, temyiz dilekçesinde müşterek çocuklardan sadece Neslihan'ın velayetinin kendisine verilmesini, diğer çocukların babaya verilmesini istediğini belirterek hükmün bu yönden de bozulması gerektiğini belirtmiştir.Velayeti anneye verilen küçüklerden Mertcan 1992, Oğuzhan 1994, Selahattin 1996 ve Neslihan 1997 doğumlu olup, idrak çağındadırlar. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12.maddesi, Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. ve 6.maddeleri gereğince idrak çağındaki küçüklerin görüşlerine başvurulmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.d-Kabule göre de; boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdii edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür. (TMK.md.182) Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. O halde velayeti temyiz eden davacı anneye tevdii edilen çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b ve c bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu yönlerin ise yukarıda 2/a bendinde açıklanan nedenlere ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.