Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7823 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22246 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Bafra 1. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :16.07.2013NUMARASI :Esas no:2011/417 Karar no:2013/159 Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (koca) tarafından, velayet, kadın ve çocuk için hükmedilen nafakalar, lehine hükmedilen manevi tazminatın miktarı, hüküm altına alınan ziynetler ve vekalet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı (kadın) tarafından da, her iki boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece "kadın tam kusurlu" bulunarak kocanın boşanma davasının kabulüne, kadının karşı boşanma davasının reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı (kadın)'ın dosya kapsamı ile gerçekleşen kusurları yanında kocanın da bir başka kadınla ilişkisinin olduğu ve eşine hakaret ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, kadın da boşanma davası açmakta haklıdır. O halde, kadının karşı boşanma davasının da kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır. 2-Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK md. 6). Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkarak tarafa aittir (6100 s. HMK md.190/1). Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer.(Prof.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, l968 sh.372; Prof. İlhan Postacıoğlu, Medeni Yargılama Usulü, l970 sh.464; Prof.Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü, l967 sh.449; Prof.Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü, l957 sh.248-249; Prof.Saim Üstündağ, Hukuk Muhakemeleri Usulü, l973 sh.378; H.G.K.nun l9.7.l967 gün ve 239-340 sayılı, 7.6.l974 gün ve l972/84 sayılı kararları). İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir.(Prof.Saim Üstündağ, age. l973 sh.397). Davalı-karşı davacı kadın ziynet eşyasının davacı-davalıda kaldığını ileri sürmüş, davacı-davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalının zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer. Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür. Davalı-davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, isbat yükü altındadır. Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını, daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 1. bentteki bozma sebebine göre, kocanın boşanma davası ve boşanmanın fer'ileri hakkında yeniden karar verilmesi gerekli hale geldiğinden kocanın boşanma davası ile boşanmaya bağlı fer'i hükümlerin ve kocanın tedbir nafakalarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.