Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7711 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 5789 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ:Isparta Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ :14.05.2009 NUMARASI:Esas no:2006/1408 Karar no:2009/692Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm 15.04.2009 tarihli asıl karar ile 01.09.2009 tarihli tavzih kararı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 455. maddesi; bir hükmün müphem olması veya birbirine aykırı (çelişik) fıkraları ihtiva etmesi halinde hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkartılması amacı ile tavzih yoluna gidilebileceğini düzenlenmiştir. Ancak bu kararın kesin hüküm niteliğinde olması gerekir.Diğer bir deyimle ancak kesinleşmiş hükümler açısından tavzih mümkündür.Olayımızda 14.05.2009 tarihli esas karar tebliğ edilmeden 20.08.2009 tarihinde davacı Hazine tavzih talebinde bulunmuş, mahkeme tavzih talebini reddetmiş, esas karar ile birlikte 01.09.2009 tarihli tavzih isteminin reddine dair kararı tebliğ etmesi üzerine de davacı Hazine hükmü yasal süresinde temyiz etmiştir.Davanın esasına dair karar henüz kesinleşmemiş olduğundan tavzih talebinin reddine ilişkin 01.09.2009 tarihli karar yok hükmündedir.2-Davacı Hazinenin 14.05.2009 tarihli esas karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;a) Davacı Hazine tapuda H. Kızı V.(ölü) adına tescil edilen altı adet mevcut taşınmaz ile daha önce ortaklığın giderilmesi davasında maliki temsilen Isparta Defterdarının kayyım olarak atandığı 2592 ada ve 1 parsel sayılı taşınmazın satışı nedeniyle kayyım hesabına yatırılmış olan paranın Türk Medeni Kanununun 594. maddesi uyarınca Hazineye intikaline karar verilmesini talep etmiştir.Bu talep aynı zamanda 2592 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ve satış parasını yöneten kayyımlığın kaldırılması isteğini de kapsamaktadır. Mahkemece kayyımın idaresi altında bulunan 2592 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden kayyımın davaya dahil edilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin de toplanarak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken bu taşınmaz açısından eksik hasım ve incelemeyle hüküm kurulması doğru olmamıştır.b) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/5. maddesi, hükmün sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi emredici kural olarak getirmiştir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur.(HUMK.md.381/2) Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan talep konularının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden davacı Hazinenin dava konusu ettiği taşınmazlara ait bilgiler karara yazılmadan “dava konusu taşınmazlar” şeklinde hüküm kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/a ve 2/b bentlerinde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.