MAHKEMESİ :Antalya 4. Aile Mahkemesi TARİHİ :23.3.2011NUMARASI :Esas no:2010/1119 Karar no:2011/374Taraflar arasındaki boşanma ve karşı boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı (koca) tarafından; "ağır kusurlu" kabul edilmesine ilişkin gerekçesi, kadın lehine takdir edilen tazminatlar, nafakalar ve kendi tazminat isteğinin reddi ile çocukla tesis edilen kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Mahkemece, dava ve karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, boşanmada tarafların karşılıklı kusurlu oldukları, "kocanın kadına göre fazla kusurlu olduğu" kabul edilmiş, bunun dayanağı olarak davalı-karşı davacı (koca)'nın eşine şiddet uygulaması ve bıçak çekmesi gösterilmiştir. Oysa, davacı-karşı davalı tanıklarının bu husustaki beyanları, kadından duyduklarına dayalıdır. Davacıdan aktarılan olaylar sabit kabul edilemez. Tarafların Katar'dan döndükten sonra barışıp, önce Ankara'da, daha sonra da kesintili olarak Antalya'da birlikte yaşadıkları toplanan delillerle gerçekleştiğine göre, Katar'daki olaylar nedeniyle koca artık kusurlu kabul edilemez. Gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların her ikisi de kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün bulunmamaktadır. Eşit kusur halinde de maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Bu husus gözetilmeden "davalı-karşı davacı (koca)'nın, fazla kusurlu" kabul edilmesi ile buna bağlı olarak maddi ve manevi tazminatla sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır.3-Velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile annenin Antalya'da, davalı-karşı davacının ise Ankara'da oturdukları anlaşılmaktadır. Fiili durum böyle olunca, kişisel ilişkinin "aynı ilçe mülki sınırları" ile "ayrı ilçe mülki sınırları" ayırımı esas alınarak düzenlenmesi kendisine bu hak tanınan davalı-karşı davacının durumuna uygun düşmediği gibi aynı yerlerde oturmaları durumunda öngörülen kişisel ilişki süresi de yetersizdir. Öyleyse bu husus dikkate alınarak çocukla davalı-karşı davacı arasında daha uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.