Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7569 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18351 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Safranbolu Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :27.03.2013NUMARASI :Esas no:2012/571 Karar no:2013/289 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından velayeti kendisine bırakılan müşterek çocuk Ayşe için tayin edilen nafakanın miktarı ile diğer çocuk Dila'nın velayeti yönünden; davalı tarafından ise, Ayşe'nin velayeti ile ilgili yapılan düzenleme yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 01.04.2014 günü duruşmalı temyiz eden davacı H.. G.. ve karşı taraf temyiz eden davalı M.. B.. geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa 31.3.2011 tarihli 6217 sayılı Kanunla ilave edilen Geçici 3. maddenin (1.) fıkrasında "Bölge Adliye Mahkemelerinin Resmi Gazete'de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin", aynı maddenin (2.) fıkrasında da, "Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı" öngörüldüğünden, temyiz isteğinin süresinde olup olmadığı 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin hükümlerine göre belirlenmiştir. Temyiz edilen karar temyiz eden davalı vekiline 13.05.2013 günü tebliğ edilmiş ve fakat söz konusu karar yasada öngörülen (HUMK.432/1) onbeş günlük süre geçtikten sonra 29.05.2013 tarihinde verilen dilekçe ile temyiz edilmiştir.Kuşkusuz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı kanunla değiştirilen 432.maddesine göre, temyiz kanuni süre geçtikten sonra yapılır ise, temyiz isteminin reddine karar verme yetkisi hükmü veren mahkemeye aittir. Ne var ki asliye hukuk (aile) mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden, Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı kanun ile değişik 432/4.maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunca (1.6.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 k. sayı ile) karara bağlanmıştır. Bu durumda davalının temyiz isteminin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. -Davacının temyiz itirazlarına gelince;a)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz itirazları yersizdir. b)Boşanma kararı ile velayetleri babaya bırakılmış olan çocuklardan Ayşe'nin velayeti babadan alınıp anneye verildiği halde, diğer çocuk 4.6.2007 doğumlu Dila'nın velayeti ise, annenin bu çocuk yönünden talebi reddedilmek suretiyle babada bırakılmıştır. Mahkemece gerekçe olarak "babanın velayet görevini ihmal ettiğine ilişkin bir delil getirilmemiş" olması gösterilmiştir. Mahkemenin bu yöndeki tespitinde isabetsizlik yok ise de, velayet düzenlemesinde aslolan çocukların yüksek yararlarıdır. Olanak bulundukça ve yüksek yararlarına aykırı düşmedikçe kardeşlerin birbirlerinden ayrılmamalarına özen gösterilmelidir. Haklı sebepler bulunmadıkça, kardeşlerin birbirinden ayrılması, aile hayatına müdahale teşkil eder (AİHM'nin Mustafa ve Armağan Akın /Türkiye kararı). Çocuklardan Ayşe'nin velayeti babadan alınıp anneye verildiğine göre, diğer çocuk Dila’nın velayetinin de anneye verilmesine engel bir durum bulunmamaktadır. Mahkemece yaptırılan sosyal inceleme raporunda, bu çocuğun velayetinin de anneye bırakılmasının uygun olacağı ifade edilmiştir. Çocuğun dava süresince ablasıyla birlikte kaldığı dosya kapsamıyla da sabittir. Anne yanında kalmasının bu çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi sebep ve deliller bulunmamaktadır. O halde müşterek çocuk Dila'nın velayetinin de babadan alınıp anneye verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. maddenin (b) bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, davacının bozma kapsamı dışında yönlere ilişkin temyiz itirazlarının yukarıda 2 maddenin (a) bendinde gösterilen sebeple reddiyle hükmün bu bölümünün ONANMASINA, davalının temyiz isteğinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.