MAHKEMESİ :Silifke Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :10.03.2011 NUMARASI :Esas no:2009/573 Karar no:2011/102Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından; birleşen dava ve velayet yönünden, davalı-davacı (koca) tarafından ise, kadının boşanma davası, nafakalar ve manevi tazminat yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Davacı-davalı (kadın) vekili temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin itirazları bildirerek temyiz isteğinde bulunmuş ise de; başvurma ve temyiz peşin harcı yatırmadığı gibi, dilekçenin temyiz defterine kaydı da bulunmadığından, davacı-davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.2-Davalı-davacı kocanın temyiz itirazlarına gelince;a-Mahkemece; tarafların eşit kusurlu davranışları sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği görülmektedir. Oysa yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; kadının bir başka erkekle ilişkisinin olduğu ve kocasını aldattığı, kocanın ise bu olay sebebiyle eşini basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaraladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, kadının boşanmaya sebep olan olaylarda, diğer tarafa oranla daha ağır kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Hal böyle iken “eşit kusurlu” kabul edilmeleri doğru değildir. Ne var ki, kocanın kusuru da gerçekleştiğine göre, az kusurlu olan kocanın, kadının boşanma talebine itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığından, kadının davasının kabul edilmiş olması bu sebeple sonucu itibariyle doğru bulunmuş, kocanın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanması gerekmiş, davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.b-Mahkemece, hüküm sonucunun dördüncü paragrafında; “davacı için daha önce verilen 200 TL.tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına”, beşinci paragrafında ise “3.000 TL.manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş, bir sonraki paragrafta da “davacı ve davalının nafaka, manevi tazminat taleplerinin reddine” şeklinde hüküm oluşturulmuştur. Bu suretle, hüküm sonucunda kendi içinde çelişki ve karışıklık yaratılmıştır. Bu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) maddenin (b) bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bu bentteki bozma sebebine göre davalı-davacı (koca)'nın manevi tazminatlar ile nafakaların esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan ve incelenmeyen yönler haricindeki bölümlerinin yukarıda (2.) maddenin (a) bendinde gösterilen sebeple boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, davacı-davalı (kadın)'ın temyiz itirazlarının yukarıda (1.) maddede gösterilen sebeple incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Hüseyin'e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.