MAHKEMESİ:Çorlu Aile MahkemesiTARİHİ :30.12.2009NUMARASI:Esas no:2007/556 Karar no:2009/1223Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davalı-davacı (kadın) tarafından, kusur tespiti, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı tarafından açılan birleşen boşanma davasının da kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş olduğunun anlaşılmasına, hükümde davalı-davacı (kadın) yararına takdir edilen nafakanın "yoksulluk" yerine iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değil ise de; bu hususun yazım hatası niteliğinde olup, mahallinde düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, davalı-davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-davalı (koca) tanıklarının ifadelerinde geçen olaylardan sonra, tarafların 2007 Nisan ayında barışıp biraraya geldikleri ve aynı yılın Ağustos ayına kadar birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda barışmadan önceki olaylardan dolayı herbirinin diğerini affettiği veya en azından hoşgördüğü kabul edilmelidir. Affedilen veya en azından hoşgörüyle karşılanan olaylar nedeniyle her ikisine de kusur yüklenemez. Ne var ki, davacı-davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmemek maksadıyla Ağustos 2007'de ortak konutu terkettiği ve evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerinden kaçırmak için malvarlığını başkalarına devrettiği, davalı-davacının da bu tutumu sergileyen kocasını istemediğini ifade ettiği gerçekleşmiştir. Bu durumda, davacı-davalı (koca) boşanmaya sebep olan olaylarda kadına nazaran daha ziyade kusurlu olup, Türk Medeni Kanununun 174/1.maddesi şartları kadın yararına oluşmuştur. Hal böyleyken, davalı-davacının kocayla aynı oranda kusurlu kabul edilmesi ve bunun sonucu maddi tazminat isteğinin reddi doğru bulunmamıştır.3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3.bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.