Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7343 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4246 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Pazarcık Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :27.07.2011 NUMARASI :Esas no:2010/362 Karar no:2011/636Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Davacı nüfus sicilinde babası olarak gözüken dedesi ( annenin babası) ile anası olarak gözüken anneannesinin nüfus kayıtlarından çıkarılarak, kendisinin davalı M. D.ile gerçek annesi G.nün evlilik dışı birleşmesinden doğduğunu belirterek M.D. nüfus siciline geçirilmesini talep etmiştir. Mahkemece, gerçek anne Güllü'ye karşı açılan davanın ayrılmasına, davalı M.D.yönünden açılan davanın ise babalık tespitine yönelik olduğu belirtilerek, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yaparak ilgili Türk hukukunu uygulamak ise hakime aittir (HMK. md. 33). "Ana her zaman bellidir" ilkesi gereğince; bir çocuğun anasının kim olduğunun belirlenmesi; doğum olayını kimin yaptığının kanıtlanması suretiyle ortaya çıkar. Ana yönünden bir soybağı ilişkisi mevcut değildir. Soybağı ilişkisi babaya yöneliktir. Bu bakımdan, gerçek anne G.ye karşı açılan ve ayrılmasına karar verilen dava; Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine dayalı bir davadır. Aynı şekilde, nüfusta ana ve baba olarak gözüken dede ve anneanne üzerindeki kaydın düzeltilmesi isteği de anılan 36. madde kapsamında bir nüfus kayıt düzeltim davası niteliğindedir. Nüfus kayıt düzeltim davalarında görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemesidir. Davacının gerçek babası olduğunu iddia ettiği M.D. yönünden açtığı dava ise "babalık davası" (TMK. md. 301 vd.) niteliğinde olup; Aile mahkemesi görevlidir. Babalık davalarının Hazine ve Cumhuriyet Savcısına ihbarı zorunludur (TMK. md. 301/son). Nüfus kayıt düzeltime davası bakımından; davanın, kayden ana ve baba gözüken dede ve anneanneye de yöneltilmesi gereklidir. Bu yönler gözetilerek; öncelikle nüfus kayıt düzeltim davası yönünden; gerçek anne G.ye karşı açılan ve ayrılmasına karar verilen dava ile birleştirilmek üzere, dede ve anneanneye karşı açılan davanın da ayrılarak görevsizlik kararı verilmesi; babalık davasında ise mahkemenin görevli olduğu gözetilerek, öncelikle davanın Hazine ve Cumhuriyet Savcısına ihbar edilerek taraf teşkilinin sağlanması; Asliye Hukuk Mahkemesindeki kayıt düzeltim davasının sonucunun "bekletici sorun" yapılması (HMK. md. 165/1) ve Türk Medeni Kanununun 303/2. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü sürenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği hususu göz önünde tutularak; davada hak düşürücü sürenin gerçekleşmediği sonucuna varıldığı takdirde; tarafların gösterdiği deliller toplanıp, gerektiğinde re'sen araştırma da yapılarak (TMK md. 284/1,2), gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Açıklanan yönde işlem yapılmak üzere, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.