Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7259 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7489 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Azdavay Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :08.03.2012 NUMARASI :Esas no:2012/4 Karar no:2012/25Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dava, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali isteğine ilişkin olup, Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen 13.1.2012 tarihli davaname ile açılmıştır. (TMK. m. 146) Davalılar Mehmet ve Suna'nın 31.10.2011 tarihinde akdedilen evliliklerinin, Suna'nın akit tarihinde “evlenmeye engel olacak derece akıl hastası'' olması sebebiyle iptali istenmektedir (TMK md. 145/3). Davanın “tarafı” olan Cumhuriyet savcısı duruşmaya çağrılmadan duruşma açılıp hüküm kurulduğu görülmektedir.Kanunda gösterilen istisnalar dışında Cumhuriyet savcısının açtığı hukuk davasında “taraf' olarak yer alması zorunludur (HMK md. 70/1). 31.3.2011 tarihli 6217 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. ve Türk Medeni Kanununun 138. maddesinde değişiklik yapmış; bu hükümlerde yer alan “Cumhuriyet savcısı" ibaresini kanun metninden çıkarmış, dolayısıyla yürürlükten kaldırmıştır. Düzenleme, sadece bu maddelere dayanan hukuk davaları için geçerlidir. Cumhuriyet savcısı tarafından açılan diğer hukuk davalarında 6217 sayılı Kanunla yapılan değişikliği uygulama olanağı yoktur. Bu bakımdan Cumhuriyet savcısına davanın “tarafı” olarak duruşma günü tebliğ edilmeden, diğer bir ifade ile taraf teşkili sağlanmadan yargılamaya devam edilip hüküm kurulması doğru olmamıştır.2- Davalı Suna'nın 10.9.2004 tarihindeki ilk evliliğinin de “akıl hastalığı” sebebiyle iptaline karar verildiği dosya içindeki Azdavay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/71-62 sayılı kararından anlaşılmaktadır. Adı geçen davalının “akıl hastalığı” sebebiyle vesayet altına alınıp alınmadığı araştırılmamıştır. Medeni haklarını kullanma ehliyetine sahip olmayanlar, davada kanuni temsilcileri tarafından temsil edilirler (HMK. m. 52). Kanuni temsilin söz konusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması dava şartıdır (HMK. m. 114/1 -d). Kanuni temsilciler temsil belgelerini mahkemeye vermek zorundadırlar. (TMK. m. 54/1) Öyleyse, öncelikle davalı Suna'ya vasi tayin edilip edilmediği araştırılmalı, vasi atanmış ise davaname ve duruşma günü kanuni temsilcisine tebliğ edilmeli, kanuni temsilciden buna ilişkin karar istenip dosyaya alınmalıdır. Dava şartı olan bu husus nazara alınmadan hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.3-Kabule göre de:a) Dava evliliğin iptali isteğine ilişkindir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36. maddesine göre açılan nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalarda nüfus memurluğu “yasal hasım” durumundadır. Davanın nüfus kaydının düzeltilmesiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Evliliğin iptali davası sonucunda, iptale karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesiyle evlilik, (karar nüfusa tescil edilmemiş olsa dahi) ileriye yönelik olarak ortadan kalkar (TMK. m. 156). Bu sebeple iptal kararının nüfusa tescil edilmesi, kurucu değil, bildirici etkiye sahiptir. Dolayısıyla kararın nüfusa tescil edilecek olması, nüfus idaresini davanın yasal tarafı haline getirmez. Bu sebeple nüfus müdürlüğü yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması doğru bulunmamıştır. b)Davalıların 31.10.2011 tarihinde evlendikleri görülmektedir. Mahkemece: davalı Suna'nın akit tarihinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastası olup olmadığı konusunda herhangi bir rapor alınmamış, Suna'nın daha önceki 10.9.2004 tarihinde M. S.ile evliliğinin iptaline ilişkin Azdavay Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/71-62 sayılı dosyasında alınan 14.12.2004 tarihli sağlık kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulmuştır. Davalı Suna'nın M.S. ile olan evliliği 16.2.2005 tarihinde fesih kararıyla sona ermiş, Suna bundan sonra 2.5.2007 tarihinde M.A.isimli şahısla evlenmiş, bu evliliği de 21.1.2009 tarihinde kesinleşen “boşanma kararı" ile sona ermiştir. Hükme esas alınan Kastamonu (Münif İslamoğlu) Devlet Hastanesi sağlık kurulunca verilen 14.12.2004 tarihli raporda; davalı Suna'ya “mental retarde" tanısı konulduğu belirtilmekte ve “T.C.K. 145, 2-3, 149, 2 150, 2 maddelerine girer. Hastalığı süreklidir. Evlilik vecibelerini yerine getiremez” açıklamasına yer verildiği görülmektedir. Evlenme akti öncesinde ilçe hastanesinden alınan 28.10.2011 tarihli raporda ise, adı geçenin yapılan muayenesinde evlenmeye engel hastalığının bulunmadığı" bildirilmiştir. Hükme esas alınan rapor adı geçen davalının “sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olduğunu veya evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunup bulunmadığını” göstermekten uzak ve hükme elverişli olmadığı gibi evlenme öncesinde alınan raporla da çelişmektedir. Bu bakımdan; davalı Suna'nın Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kuruluna sevk edilerek, muayenesinin yapılıp; evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olup olmadığı veya evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, varsa hastalığının iyileşmesinin mümkün olup olmadığı konularında rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.