MAHKEMESİ :İstanbul 1. Aile MahkemesiTARİHİ :22.03.2012NUMARASI :Esas no: 2010/66 Karar no:2012/209Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (koca) tarafından, kusur belirlemesine ilişkin gerekçesi, davacı lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar ve çocuk için takdir edilen nafakalar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 15.03.2013 günü temyiz eden davalı L. G. vekilleri Av. .... ile Av. İ... ve karşı taraf davacı R.G. ile vekilleri Av.... ve Av. .. .. .. geldiler. Davalı L.G. vekili Av. ..., hükmün boşanmaya ilişkin bölümünü temyiz etmediklerini, temyiz itirazlarının kusur, tazminatlar ve nafakalar yönünden olduğunu söyledi, beyanı okundu, imzası alındı. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne , ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı yararına hükmolunan maddi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.3-Boşanmada manevi tazminatın amacı, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, bozulan ruhsal dengesini telafi etmek, manevi değerlerindeki eksilmeyi karşılamaktır. Onun için, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekir. Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusuru bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır. Açıklanan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı aşırı derecede orantısız ve çoktur. Daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.4-Türk Medeni Kanununun 175. maddesinde yer alan yoksulluk nafakasının özünde ahlaki değerler ve sosyal dayanışma düşüncesi yatar.Bu nafakanın amacı, nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Bu nafaka ile nafaka alacaklısının evlilik birliğinde yakaladığı yaşam standardını koruması değil, boşanma sonucu yoksulluğa düşen eşin, asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünülmüştür (Anayasa Mahkemesinin 17.05.2012 tarihli 2011/136 esas, 2012/72 karar sayılı kararı). Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına ve paranın alım gücüne göre, davacı yararına takdir edilen ve aylık irat şeklinde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, asgari yaşam gereksinimleri dikkate alındığında fazla bulunmuştur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıdaki 2, 3 ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 990 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere iştirak ve yoksulluk nafakası yönünden oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi.