Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 693 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 21001 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ :Kütahya 1.Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ :24.6.2009NUMARASI :Esas no:2009/120 Karar no:2009/223Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı, çok küçük yaşında annesi ve babası ayrılınca ailesi tarafından Kütahya Merkez .... köyünde ikamet eden K. ve A.B. çiftine gayriresmi olarak evlatlık verildiğini, çocukları olmayan bu kişilerin, kendi çocukları olsaydı koymak istedikleri “H.” ismini ve kendi soyisimleri olan “B.” soyadını davacıya verdiklerini, “H. B.” ismiyle ....köyü ilkokuluna kaydettirdiklerini 1990-1991 eğitim öğretim yılında “Hesna B.” ismiyle Karaöz köyü ilkokuluna başladığını ve 1994-1995 öğretim yılında bu okuldan mezun olup diploma almaya hak kazandığını, ancak “H. B.” adına düzenlenmiş bir kimlik ve nüfus kaydı ibraz edemediği için diploma düzenlenemediğini, “H. B.” adında A.ve K.'den olma 1984 doğumlu bir şahsın gerçekte olmadığını, bu hususun A.ve K.B.çiftinin nüfus kaydı incelendiğinde de görüleceğini, okul kayıtlarında “H. B.” adıyla mezuniyet kaydı bulunan kişinin aslında kendisi olduğunu, bu hususu belgelendiremediği için ilkokulu bitirdiği halde iş başvurusunda bulunurken, ehliyet almak için başvururken ve hayatın diğer alanlarında, hak ettiği ilkokul diplomasına sahip olamadığından emsalleri ile arasında fırsat eşitsizliğine yolaçtığını, ileri sürerek; Kütahya Merkez ... köyü ilkokulunda 1990-1995 eğitim-öğretim yılında “H. B.” ismiyle öğrenim gören kişinin kendisi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Dava, Milli Eğitim Bakanlığı ve Kütahya Valiliği aleyhine açılmıştır. Davalılar adına davaya cevap veren Hazine vekili; davanın idari yargının görev alanına girdiğini ileri sürerek davanın öncelikle bu sebeple reddini, ayrıca “Ç. S.” adlı bir öğrencinin Merkez .. köyü ilkokulunda öğrenim görmediğini belirterek davanın esastan reddini istemiş, davacının daha önce Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde aynı iddialarla açmış bulunduğu davaya ilişkin 13.4.2005 tarihli 2005/27-82 sayılı mahkeme kararını, bu kararın onanmasına ilişkin Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.10.2005 tarihli kararını, Eskişehir İdare Mahkemesinin 15.3.2006 tarihli 2004/1773-505 sayılı kararını ve bunun onanmasına dair Danıştay 8. Dairesinin 3.10.2007 tarihli 4542-5044 sayılı kararını dayanak göstermiştir. Davacı “Ç. S.” ismiyle nüfusta kayıtlıdır. Davacının daha önce 15.2.2005 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde Asiye B. ve K.B.aleyhine açtığı 2005/27 esas sayılı “tespit” davası; “...davacının asıl amacının Milli Eğitim Müdürlüğünce kendi adına diploma düzenlenmesine ilişkin talebinin reddi konusundaki idari işlemin kaldırılmasını sağlamak böylece diplomasına kavuşmak olduğu, bu konuda yargılama yapma ve karar verme yetkisinin idari yargıya ait bulunduğu” gerekçesiyle görev yönünden reddedilmiş, Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.4.2005 tarihli bu kararı Yargıtay 2. Hukuk Dairesince 17.10.2005 tarihli 2005/11884-14185 sayılı kararıyla onanmıştır. Davacının, “H. B.” adlı bir şahsın olmadığının tespiti ve kendi adına diploma düzenlenerek verilmesi talebiyle yaptığı başvurunıun idarece reddedilmesi üzerine Kütahya Valiliği aleyhine açtığı “idari işlemin iptali” davası Eskişehir İdare Mahkemesince “ H.B. adlı bir şahsın gerçekte olmadığının tespitinin İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca yapılamayacağı, okul kayıtlarına göre de Ç. S. adına herhangi bir mezuniyet kaydı bulunmadığından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık olmadığı ” gerekçesiyle 15.3.2006 tarihinde reddedilmiş, bu karar Danıştay 8. Dairesince 3.10.2007 tarihinde “..davanın görev yönünden reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile İdare Mahkemesinin kararı arasındaki ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı yolunun belirlenmesi için Uyuşmazlık mahkemesine başvurulması gerektiği” belirtilerek “görev uyuşmazlığı çözüme kavuşturulmadan esas hakkında karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu” gerekçesiyle bozulmuştur. Bu bozma üzerine dosya Eskişehir İdare Mahkemesince Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmiş, bu mahkeme “..adli yargı yerinde açılan davada husumetin A. B. ve K. B.'a, idari yargı yerinde açılan davada ise husumetin Kütahya Valiliğine yöneltilmiş olduğunu, bu sebeple her iki davanın taraflarının (davalı yönünden) aynı olmadığını, bu durumda da olumsuz görev uyuşmazlığının çıkmış sayılamayacağını” belirterek başvurunun reddine karar vermiştir. Davacının, eldeki davada idari işlemin iptaline yönelik bir isteği bulunmamaktadır. Davacı, küçük yaştayken gayriresmi olarak evlatlık verildiği A. ve K. B. tarafından, nüfus cüzdanı çıkarttırılmaksızın “H. B.” ismiyle ... köyü ilkokuluna kaydının yaptırıldığını 1994-1995 eğitim-öğretim yılında bu isimle mezun olup diploma almaya hak kazandığını ancak nüfusta H.B.adıyla kayıtlı bir şahıs bulunmadığından kendi adına diploma düzenlenmediğini, bu durumun bazı haklarını kullanmakta engel oluşturduğunu ileri sürerek, ... köyü ilkokulunda 1990-1995 döneminde “H.B.” adıyla öğrenim gören kişinin Ç. S. olduğunun tespitini istemektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 36. maddesinde, kişisel durumun, bu amaçla tutulan resmi sicille belirleneceği, bu sicilin tutulmasına ve zorunlu bildirimlerin yapılmasına ilişkin esasların, ilgili kanunda gösterileceği öngörülmüştür. Nüfus kütükleri, kişilerin kimliklerinin, yerleşim yeri adreslerinin, aile bağlarının, vatandaşlık durumlarının ve şahsi hallerinin belirlenmesi amacıyla ilçe ve aile esasına göre nüfus ve vatandaşlık olaylarının tescil edildiği resmi sicillerdir. (5490 s. NHK. m.5/1) Kurumlarda kişiyle ilgili olarak yapılan işlemlerde nüfus kayıtları esas alınır. Kayıtlar arasında farklılık olması halinde nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmaz, usulüne göre diğer kayıtlar düzeltilir. (5490 s. NHK. md. 10/1) Açıklanan yasal hükümler uyarınca, davacı Ç. S. ile H. B. aynı kişi olup olmadığının özel hukuk kurallarına göre tespit edilmesi mümkün ve davacının böyle bir tespit davası açmakta da korunmaya değer hukuki bir yararı mevcuttur. Öyleyse, davacının göstermiş olduğu deliller toplanarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, diploma düzenlenmesine ilişkin talebinin reddi konusundaki idari işlemin iptaline yönelik bir talebin bulunmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.