Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6863 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 20766 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Adana 3. Aile MahkemesiTARİHİ :07.02.2012 NUMARASI :Esas no:2010/731 Karar no:2012/115Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davası ile "nafaka" davasının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; taraflarca her biri kendi davalarına ilişkin olmak üzere temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Davalı-karşı davacı (kadın) vekili, 13.07.2011 tarihli oturuma, oturum gününden haberdar olduğu halde gelmemiş, herhangi bir mazaret de bildirmemiştir. Aynı oturuma ise diğer taraf vekili mazaret dilekçesi göndermiş, bu dilekçesinde yeni duruşma günü verilmesine muvafakat ettiğini de belirtmiştir. Mahkemece; davacı-karşı davalı (koca) vekilinin mazereti kabul edilerek, duruşma bu sebeple 25.10.2011 gününe bırakılmıştır. Davacı-karşı davalı (koca) vekilinin 13.07.2011 tarihli oturuma mazeret dilekçesi göndererek yeni duruşma günü tayin edilmesini istemesi, gelmeyen tarafın karşı boşanma ve birleştirilen nafaka davasını takip iradesini gösterir. 25.10.2011 tarihli oturuma da her iki taraf vekili geldiğine göre, aynı oturum artık kadının karşı boşanma ve birleştirilen nafaka davasının 13.07.2011 tarihinden geçerli olmak üzere işlemden kalktığı ve buna bağlı olarak kadının karşı boşanma ve birleştirilen nafaka davasının 25.10.2011 tarihi itibariyle açılmamış hale geldiği kabul edilemez. Bu bakımdan kadının karşı boşanma davası ile birleştirilen nafaka davasının esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.2-Davacı-karşı davalı(koca)'nın eşine fiziki şiddet uyguladığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu ve müşterek çocuk B.'nın doğumundan önce eşini terk ettiği, eşinin ve çocuklarının ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği anlaşılmakta ise de; davalı-karşı davacı (kadın)'ın da, kocasına üçüncü kişilerin yanında ağır sözlerle hakaret ettiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerle gerçekleşmiştir. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Bu sonuca ulaşılmasında koca ağır kusurlu ise de, kadın da kusurludur. Kadın, kendisi de boşanmayı talep ettiğine göre, kocanın davasına karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, kocanın davası bakımından Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi şartları oluşmuştur. Bu bakımdan koca dava açmakta haklıdır. Kocanın davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına (TMK.m.166/2) karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple kadının karşı boşanma ve birleştirilen nafaka davası yönünden (2.) bentte gösterilen sebeple de kocanın boşanma davası yönünden BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.