MAHKEMESİ :Muğla 2. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :13.03.2013 NUMARASI :Esas no:2009/261 Karar no:2013/214 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve çeyiz alacağı yönünden; davalı-davacı (kadın) tarafından ise; katılma yolu ile ziynet alacağı ve vekalet ücretine yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalının davayı kabulü Türk Medeni Kanunun 166/3. madde koşulları oluşmadığı sürece sonuç doğurmaz. (TMK.184/3 md.) Toplanan delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı koca tam kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak hükmün boşanmaya ilişkin bölümü temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2-Tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının katılma yolu ile temyiz itirazlarının tüm, davacı-davalı kocanın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. Davalı-davacı kadın, birleşen dava dilekçesinde; ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bedelleri olan 8000 TL'nin dava tarihinden itibaren faizi ile tahsilini talep etmiştir. Mahkemece davalı-davacı kadının ziynet alacağı talebi reddedilmiş, eşya alacağı talebi ise kabul edilmiştir. Ancak hüküm altına alınan çeyiz eşyalarının nitelikleri, cins ve değerleri gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda ayrı ayrı gösterilmediği gibi sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak yetinilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca hakim tarafların talepleri ile bağlı olup (HMUK 74 md., HMK 26.md.) usulünce yapılmış ıslah işlemi de mevcut olmadığı halde mahkemece istek aşılarak talepten fazlasına hükmedilmeside usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 2/a bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Derya'ya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının Adem'e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.