Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6583 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2869 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ :Erzincan 2.Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ :28.10.2008NUMARASI :Esas no:2008/259 Karar no:2008/452Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacı, küçükken annesinin vefatı üzerine kardeşleriyle birlikte Erzincan Sulh Hukuk mahkemesinin 21.8.1989 tarihli 1989/620-663 sayılı kararıyla 2828 sayılı yasaya göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu İl Müdürlüğü bünyesinde koruma altına alındığını, kurum gözetimi ve koruması altında okula devam ettiğini, kurumda barındığı halde 18 yaşını doldurmadan evrak üzerinde ve usulsüz olarak 1.5.1991 tarihinde koruma kararının kaldırıldığını, koruma kararının kaldırılmasına mesnet tutulan sosyal inceleme raporunun doğru olmadığını, babasının da böyle bir talebinin bulunmadığını, 18 yaşını bitirmeden hakkındaki koruma kararı kaldırılmış olduğu için, kendisine iş imkanı sağlayacak olan ve kurum tarafından 18 yaşını dolduruncaya kadar kurumda kalanlara res'en düzenlenip verilen (A) form belgesini edinemediğini, bu sebeple de zarara uğradığını ileri sürerek; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından koruma altına alındığının ve 18 yaşını doldurmadan koruma kararının kaldırıldığının tespitini istemiştir. Mahkemece; istek reddedilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir. Mahkeme; “ davacının Ercinzan Sulh Hukuk mahkemesinin 21.8.1989 tarihli 1989/620-663 sayılı kararıyla koruma altına alındığının ve 18 yaşını doldurmadan koruma kararının 1.5.1991 tarihinde kaldırıldığının dosyaya sunulan ilamlarla belli olduğunu, mahkeme kararıyla sabit olan bir hususun yeniden mahkeme kararıyla tespitini istemekte davacının hukuki bir yararının bulunmadığını, davacının talebinin, hakkında alınan koruma kararının haksız olarak kaldırıldığının ve koruma kararının 18 yaşını dolduruncaya kadar devam etmesi gerektiğinin tespiti olarak değerlendirilmesi halinde ise, bu iddianın da ispat edilemediğini..” gerekçe olarak göstermiştir. Dava dilekçesindeki açıklamalara göre; davacının asıl amacı “Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirlmelerine İlişkin Tüzük” hükümlerinden yararlanabilmek için hakkında verilmiş bulunan koruma kararının usulsüz olarak kaldırıldığını, bu karar kaldırılmamış olsaydı “korunmaya muhtaç çocuk olarak” 18 yaşını dolduruncaya kadar kurumda kalacağını, bunun sonucu olarak da Tüzük hükümlerinden yararlabileceğini tespit ettirmeye yöneliktir. 2828 sayılı Yasaya 25.2.1988 tarihli 3413 sayılı yasayla ilave edilen ek 1. madde hükmünde; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda bakılan ve korunan çocukların, kamu kurum ve kuruluşlarında işe yerleştirilmesi için başvurularının Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü vasıtasıyla yapılacağı öngörülmüştür. Bu yasaya dayanılarak 2.3.1995 tarihinde yürürlüğe konulan “Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük”te de; bu Tüzük hükümlerinden yararlanmak isteyenlerin, onsekiz yaşını tamamladıkları tarihten itibaren kamu kurum ve kuruluşlarına kurum aracılığıyla başvuracakları, başvuru sahibinin geçmişte bir sosyal hizmet kuruluşunda kaldığının ve korunduğunun belgelenememesi halinde, bu hususun mahkeme kararıyla tespit olunacağı hükme bağlanmıştır. (Tüzük m. 7) Tüzük, tespit kararının hangi mahkemece verileceğini göstermemiştir.Ancak, tespiti istenen husus, geçmişte 2828 sayılı yasa kapsamında “korunmaya muhtaç çocuk” olarak kurumda kaldığının belirlenmesine ilişkindir. 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 15.7.2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra, korunmaya muhtaç çocuklar hakkında suça sürüklenen çocuklar için, çocuk mahkemelerince; bunların dışındaki diğer korunmaya muhtaç çocuklar için koruma tedbirlerini almak görevi, bu yasayla aile mahkemelerine, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde asliye mahkemelerine verildiğine (5395 s. ÇKK. Geçici md.1/4) göre, bununla ilgili tespit kararı alma görevi de bu mahkemelere ait olacaktır. Öyleyse, tespiti talep edilen hususta karar verme görevi, aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelere, kurulmayan yerler ise bu sıfatla asliye mahkemelerine aittir. Davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığını ancak görevli mahkeme beliryebilir. Bu açıklama karşısında davaya “aile mahkemesi sıfatıyla” bakılması gerekirken, bu yön gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.