MAHKEMESİ :İzmir 10.Aile Mahkemesi TARİHİ :11.5.2012NUMARASI :Esas no:2012/255 Karar no:2012/395Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Davacı, eşi aleyhine 25.8.2010 tarihinde boşanma davası açmış, 13.9.2010 tarihinde feragat etmiştir. Bu tarihten sonra tarafların yaklaşık altı ay birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Sonrasında ise, bu defa davalı tarafından davacıya karşı "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebiyle 21.3.2011 tarihinde boşanma davası açılmış; davalı 27.4.2011 tarihinde davasından feragat etmiştir. Temyize konu iş bu dava ise kadın tarafından 23.8.2011 tarihinde açılmıştır. Davadan feragat, kesin hükmün hukuki neticelerini hasıl eder. (HUMK. m. 95/1) Feragatin "kesin hüküm" etkisi aynı olayların tekrar boşanma sebebi yapılmasına mani olur ve dava sebebi yapılan olaylardan dolayı karşı tarafı kusursuz hale getirir. Bu bakımdan kocanın 27.4.2011 tarihindeki feragati karşısında, o tarihe kadar ki olaylardan dolayı kadını artık kusurlu saymak mümkün bulunmamaktadır. Bundan sonra da taraflar biraraya gelmemişler, davacıdan kaynaklanan kusurlu bir tutum ve davranış ispatlanamamıştır. Davalının ise, kadının ilk açtığı davadan sonraki biraraya geldikleri dönemde davacıya "öküz ..geri zekalı.." şeklinde sözlerle hakaret ettiği gerçekleşmiştir. Bu durumda boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen davalının kusurlu olduğu, davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu fiili ve hukuki durum dikkate alınmadan davacının da davalıyla aynı oranda kusurlu olduğunun kabul edilmesi ve buna bağlı olarak davacının Türk Medeni Kanununun 174. maddesi kapsamındaki maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilmesi doğru bulunmamıştır.3-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md. 186/1), geçimine (TMK md. 185/3), malların yönetimine (TMK.m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır (TMK.m. 169). Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı kadının dava tarihinden sonra, 14.3.2012 tarihinde düzenli ve yeterli gelir getirici bir işte çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere, davacı kadının çalışmaya başladığı tarihe kadar uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.