Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5837 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 19528 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ :Ankara 5. Aile MahkemesiTARİHİ :02/06/2010 NUMARASI :Esas no:2009/1482 Karar no:2010/776Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Davacı, Hasan ve eşi Sıdıka tarafından 1959 yılında "birlikte" evlat edinildiğini, nüfus kütüğünde ana ve baba adı olarak gerçek ana ve babasının isimlerinin yazılı olduğunu, kendisini evlat edinip, büyütüp yetiştiren ve meslek sahibi yapan Hasan ve eşi Sıdıka'nın adlarının, ana ve baba adı olarak yazılmasını istemiş; mahkemece, "sadece davacının, evlat edinilmesine izin kararının bulunduğu, evlatlık ilişkisinin kurulmuş sayılabilmesi için noter sözleşmesinin de yapılmış olması gerektiği, davacı tarafından böyle bir sözleşmenin ibraz edilemediği ibraz edilse dahi 1959 yılında alınmış olan kararın hükmünü kaybettiği" gerekçesiyle istek reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Dosyaya alınan davacıya ait nüfus kaydında; davacının; Hasan ve eşi Sıdıka'nın "evlatlığı" olduğuna ilişkin açıklama mevcuttur. Kayıttaki bu açıklamanın dayanağı mahkemece araştırılmamıştır. Davacının temyiz dilekçesi ekinde sunduğu 15.06.2010 tarihli nüfus kaydında ise, davacının Tokat Noterliğince düzenlenen 03.09.1959 tarihli resmi senet ile Hasan ve eşi Sıdıka tarafından "birlikte" evlat edinildiği bildirilmiştir. Bu durumda mahkemece yapalacak iş; davacının, H. K..ve eşi S. K.. tarafından birlikte evlat edinildiğine ilişkin noter sözleşmesinin nüfus müdürlüğünden veya sözleşmeyi yapan Tokat Noterliğinden istenerek dosyaya alınması, bu suretle geçerli bir evlat edinmenin bulunup bulunmadığının duraksamasız olarak saptanması, geçerli bir evlat edinme sözleşmesi varsa , Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan evlat edinme sözleşmelerinin bütün hükümleriyle birlikte geçerliliklerini korudukları da (4722 s. Yürürlük K. m. 14) dikkate alınarak, 1950 doğumlu olan davacının evlatlık ilişkisinin kurulduğu tarihte küçük ve mümeyyiz olmadığı da gözetilerek davacının talebinin mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 257. maddesinin (2.) fıkrası çerçevesinde değerlendirilip hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.