Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5424 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13411 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Bakırköy 4. Aile MahkemesiTARİHİ :11.12.2013NUMARASI :Esas no:2012/162 Karar no:2013/1033Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek eş tarafından kusur belirlemesi, davalı kadın eş yararına verilen tazminatlar, kendisinin reddedilen tazminat talepleri ile tedbir nafakası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 24.03.2015 günü temyiz eden davacı E.. A.. vekili Av. N.Y. geldi. Karşı taraf davalı G.. A.. ve vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemece, davacı erkek eş ağır kusurlu bulunarak, Türk Medeni Kanununun 166/2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilmiş ise de, toplanan delillerden, davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan ve davacı erkek eşin, kadın eşe fiziksel şiddet uygulaması ve ailesinin eşine hakaretlerine sessiz kalması olayından sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu olayların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı, evlilik birliğinin sona ermesine neden olan son olayda, ailesini tercih ettiğini beyan ederek evi terk etmek suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınan davacı erkek eşin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK md.166/2). Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.3-Davacının evi terk etmek suretiyle birlikte yaşamaktan kaçınması tek başına davalının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemez. Bunların dışında davacıdan kaynaklanan davalının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. O halde davalı kadın eşin manevi tazminat (TMK.md. 174/2) isteğinin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 3. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1.100.00 TL vekalet ücretinin Gözde'den alınıp Engin'e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.