Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5366 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 2723 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ :Sakarya l. Aile MahkemesiTARİHİ :21.11.2007 NUMARASI :Esas no:2006/710 Karar no:2007/665Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * davalı kocanın 13.11.2007 tarihli oturuma bizzat katılmış olmasına göre aşağıdaki bent kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir.2-Boşanmaya neden olaylarda davalıdan kaynaklanan, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın varlığı ispat olunamadığından Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Açıklanan sebeple manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken kabulü doğru değildir.3-Davacı tanıklarının ziynetlerin davalı tarafta kaldığına dair beyanları davacıdan duyuma dayalıdır.Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak herkes iddiasını isbatla yükümlüdür (M.K.6). Ancak iddialar karşılaştığında kimin isbat yükü altında bulunduğunun tesbiti her zaman kolay olmamaktadır. Bunun için gerek ilmi gerekse kazai içtihatlarda bir takım ölçülere yer verilmiştir.a) Hemen bütün ilim adamlarının birleştiği ve Yargıtay uygulamasında kararlılık ifade eden ölçüye göre, isbat yükü hayatın olağan akışına aykırı iddia ve savunmada bulunana düşer(Prof.Baki Kuru,Hukuk Muhakemeleri Usulü, l968,sh.372; Prof. İlhan Postacıoğlu,Medeni Yargılama Usulü, l970,sh.464; Prof.Necip Bilge, Hukuk Yargılamaları Usulü,l967, sh.449; Prof.Sabri Şakir Ansay Hukuk Muhakemeleri Usulü, l957,sh.248-249; Prof.Saim Üstündağ Hukuk Muhakemeleri Usulü, l973, sh.378; H.G.K.nun l9.7.l967 gün ve 239-340 sayılı, 7.6.l974 gün ve l972/84 sayılı kararları).b) İleri sürdürdüğü bir vakıadan lehine haklar çıkaran kimse iddia ettiği olayları ispat etmelidir(Prof.Saim Üstündağ,Age.l973 sh.397).c) İspat yükü daha kolay başarana düşer(Prof.Saim Üstündağ,Age, Federal Mahkeme Kararına atfen).Davacı ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş,davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan bu çeşit eşyanın kadın üzerine de olması yada evde saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların davalı tarafın zilyetlik ve siyanetine terk edilmiş olması olağana ters düşer.Diğer taraftan söz konusu eşya rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen nev'idendir. Onun için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi gizlemesi her zaman mümkündür.Davacı dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, isbat yükü altındadır.Olayda kadın, dava konusu ziynet eşyasının, götürülmesine engel olunduğunu ve zorla elinden alındığını,daha öncede götürme fırsatı elde edemediğini ispat edememiştir. Buna rağmen yukarıda yazılı ilkelerde hataya düşülerek hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda 2. ve 3. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin yukarıda l. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.