Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 515 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12825 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Harran Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :7.3.2012NUMARASI :Esas no:2011/97 Karar no:2012/67Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (kadın) tarafından; her iki boşanma davası ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalıdır (6100 s.HMK.m.255). Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Dosyada, davalı-davacı kadının tanıklarının olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olguda yoktur. Bu nedenle bu tanık beyanlarına itibar edilmemesi doğru olmamıştır. Mahkemece, davalı kadın ağır kusurlu kabul edilerek kocanın boşanma davasının kabulüne, davalı-davacı kadının ise boşanma davası ve ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı-davalı kocanın, eşine şiddet uyguladığı ve üzerine araba sürdüğü, kadına ait cep telefonunu kırdığı ve kadının ailesini istemediği, davalı-davacı kadının ise "eşini istemediği ve sen ne biçim adamsın" diye hakarette bulunduğu, sık sık evini terkettiği anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte kocanın daha ağır kusurlu olduğu, kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-davacı kadın da dava açmakta haklıdır.(TMK.md.166/1) Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-davacı kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kadının davasının reddi doğru olmamıştır.2-Davalı-davacı kadın karşı davasında boşanmanın yanında, düğünde takılan ve sonradan; eşinin ailesine emanet olarak bırakılan 11 adet altın bilezik, 1 kolye, 1 bileklik, 1 küpeden oluşan altın set ile, 2 altın bilezik, 2 altın yüzük, 1 altın küpe, 16 adet çeyrek ve 1 yarım altından oluşan ziynet eşyalarına davacı eşinin el koyduğunu belirterek, bu ziynet eşyalarının aynen iadesini talep etmiş, 25.5.2011 tarihli dilekçesinde ise ziynetler hakkında açıklama yaparak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 8000 TL. bedelinin ödenmesini, bilirkişi raporundan sonra verdiği 6.12.2011 hakim havale tarihli ıslah dilekçesinde, altınlarının aynen iadesi mümkün olmadığı taktirde bilirkişi raporunda belirtilen 14.790.00 TL. bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiş, gerekli ıslah harçlarını da tamamlamıştır. Davalı-davacı koca vekilinin 22.04.2011 tarihli cevap dilekçesinde, talep edilen ziynet eşyalarının evin iaşe ve ihtiyaçları için bozdurularak harcandığını beyan ederek, davaya konu edilen ziynetlerin düğünden sonra davacı-davalı kocada olduğunu kabul etmiş, bir kısım davalı-davacı tanıkları da bu çerçevede beyanda bulunmuşlardır. Düğünde takılan altınlar kadına ait sayılır. Kadına ait olan bu ziynetlerin, davacı koca tarafından bozdurulduğu ve evin ihtiyaçları için harcandığı dosya kapsamıyla da sabit olmuştur. Bu ziynetlerin davalı-davacı kadın tarafından kocaya bağışlandığı veya iade edilmemek koşuluyla kadın tarafından kocaya verildiğine ilişkin dosya içerisinde hiç bir belge ve bilgi bulunmamaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre ziynet eşyaları yönünden davanın kabulü gerekirken reddi doğru olmamıştır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1 ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle davalı kadının boşanma davası ve ziynet alacağı davası yönünden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı-davalı kocanın kabul edilen boşanma davası ve boşanmanın fer'ileri yönündeki diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 1. bentdeki bozma sebebi yönünden oybirliğiyle, 2. bentdeki bozma sebebi yönünden oybirliğiyle karar verildi.