MAHKEMESİ :Suluova Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :26.03.2013 NUMARASI :Esas no:2012/275 Karar no:2013/90 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı tarafından; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, nafakalar, reddedilen tazminatlar ve ziynet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece "tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, her ikisinin de dava açmakta haklı olduğu" kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davacı-davalı kadının cinsel birliktelikten kaçındığı,birlik görevlerini yerine getirmediği davalı-davacı kocanın da,eşinin üzerine yürüdüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre, davacı-davalı kadın ağır kusurlu ise de, koca da kusurlu olup, kendisi de boşanmayı talep ettiğine göre, kadının boşanma davasına itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Evlilik birliğinin devamında koca bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış. Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi şartlan kadının davası yönünden gerçekleşmiştir. Bu sebeple kadının boşanma davasının kabulü bu bakımdan sonucu itibarıyla doğru bulunmuş, kocanın bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, aşağıdaki bentler dışında kalan temyiz itirazları yersiz bulunmuştur. 2-Yukarıda belirtilen olaylara göre, boşanmada davacı-davalı kadının daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Kusursuz veya daha az kusurlu olan eşin, diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat talep edebilmesi mümkündür. Davalı-davacı koca davacı-davalı karısına göre daha az kusurlu olduğuna göre, mahkemece hatalı olarak eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle, davalı-davacı kocanın maddi (TMK md. 174/1) ve manevi (TMK md. 174/2) tazminat taleplerinin reddi isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı kadın daha fazla kusurludur. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmez. (TMK md. 175) Davacı-davalı kadının yoksuluk nafakası talebinin reddi gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. 4-Davalı-davacı koca, kadına düğünde takılan 200 gr 22 ayar takının 818 sayılı Borçlar Kanununun 244. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu md. 295) gereğince "bağıştan rucu" sebebine dayalı olarak kendisine verilmesini talep etmiştir. Davacının bu açıklaması karşısında; talep Türk Medeni Kanununun 220. maddesine dayalı kişisel malın (eşyanın) iadesine ilişkin olmayıp; bağıştan rücu olarak Borçlar Kanunundan kaynaklanmakta olup, görev genel mahkemeye aittir Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen nazara alınır. Bu husus göz önüne alınarak ziynetler yönünden genel mahkeme sıfatıyla inceleme yapılması gerekirken, aile mahkemesi sıfatıyla işin esasının incelenip karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Temyiz edilen hükmün yukarıda 2, 3 ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple hükmün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.