MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ :Karşılıklı BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminat ile reddedilen maddi ve manevi tazminat talepleri, nafakalar ve kadının boşandıktan sonrada ... soyadını kullanmasına izin verilmesi yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 7.3.2016 günü duruşmalı temyiz eden davacı ... ile vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı ... ile vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı kadının tüm, davacı-karşı davalı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek davalı-karşı davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmolunmuş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin, eşine ''nankör'' diyerek hakaret ettiği, ortak çocukla birlikte toplam üç kişi yaşanılan evde çalışan yardımcı kadına iki kişilik yemek hazırlamasını söyleyerek eşini evlilik birliğinden dışlayıcı davranışlar sergilediği, eşinin mutfak harcamalarında kullandığı parayı eşine vermemek, eşinin yaptığı harcamaları sürekli denetlemek, kayden kendisine ait ancak eşinin kullanımında olan aracı eşinin haberi olmaksızın satmak ve eşine ait banka hesaplarından vekillikten azledildikten sonra kendi hesabına para aktarmak suretiyle ekonomik yönden eşinin güvenini sarstığı ve ekonomik gücünü kullanarak eşi üzerinde baskı uyguladığı, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının da tuttuğu günlüklerde eşi ile ilgili hakaretamiz ifadeler kullandığı, sevmediği eşinin hayatındaki engel olduğunu günlüğüne yazdığı, eşine “köylü, kaba, korkak” diyerek hakaret ettiği ve aşağıladığı, bazı günler eve geç gelerek bazı günler ise gelmeyerek evi, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Her iki eş de diğer tarafın başka kişilerle görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlar sergilediğini iddia etmiş ise de; toplanan delillerle tarafların güven sarsıcı davranışları kanıtlanamamış olup, kusur belirlemesinde dikkate alınamaz. Davacı-karşı davalı erkeğin eşine “gerizekalı” diyerek hakaret ettiği kendisine kusur olarak yüklenmiş ise de, toplanan delillerden bu fiilin 2006 yılında gerçekleştiği, sonrasında evlilik birliğinin uzunca bir süre daha devam ettiği anlaşılmakta olup, kadının bu olayı affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı kabul edilmelidir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu olaylara göre tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmolunamaz (TMK m. 174/1-2). Hal böyleyken, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 3- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Mahkemece davalı-karşı davacı kadının emekli maaşı dışında düzenli gelirinin bulunmadığı ve tarafların ortak oldukları iki ayrı işyerinde davacı-karşı davalı erkek lehine intifa hakkı bulunması nedeniyle kadının bu taşınmazların gelirinden yararlanamadığı gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadın yararına aylık irat şeklinde 4.000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmolunmuştur. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı kadının 1.015,00 TL emekli maaşı aldığı, ... ve ... gibi kurumlara konser organizasyonları gerçekleştirdiği ve tanıklarının beyanlarına göre bu organizasyonlardan gelir elde ettiği, davacı-karşı davalı ile ortak oldukları ve davacı-karşı davalı erkek lehine intifa hakkı tanınan toplam değeri 4.900.000,00 TL olarak belirlenen iki adet işyerinde ½ şer payının bulunduğu, değeri bilirkişi tarafından 1.900.000,00 USD olarak belirlenen tarafların fiili ayrılık öncesi birlikte oturdukları konutta da ½ oranında payının bulunduğu, belirlenen bu duruma göre boşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. O halde kadının yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer yönlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1350.00 TL. vkekalet ücretinin ...'den alınıp duruşmalı temyiz eden ...'ya verilmesine, aşağıda yazılı harcın ...'a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcını yatıran Mustafa'ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.