Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 432 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 25301 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet-Çeyiz AlacağıTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olması gerekir (TMK m. 174/2).Somut olayda mahkemece davalı erkeğe kusur olarak yüklenen, davalı ile ailesinin, davacı kadına ailesi ve yakınlarıyla telefonda sık görüşmemesi için baskı yaptıkları ve en son 2014 Şubat ayı içerinde davalının eşinin cebine sadece 20.00 TL koyarak eşini el öpmek bahanesiyle ve uçakla Tarsus'a ailesinin yanına gönderdiği, eşini hiç arayıp sormadığına ilişkin hadiseler yönünden tanıkların beyanları, davacıdan duyduklarını aktarmaktan ibaret olup, duyuma dayalı hadiseleri de taraflara kusur olarak yüklenemez. Tüm dosya kapsamı ve delillerden, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davalının eşine bağımsız konut açmad??ğı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, belirlenen erkeğin kusurlu davranışı manevi tazminatla sorumlu tutulması için yeterli değildir. Bunun dışında davalının, davacının kişilik haklarına saldırı sayılabilecek başkaca bir kusurlu davranışı da ispatlanamamıştır. Şu hale göre, mahkemece davacının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru bulunmamıştır.3-Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; mahkemece düzenlettirilen sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağında davacı kadının çalışmadığı tutanağa bağlanmış ise de, dosya arasına alınan bir kısım SGK belgelerinde de davacının çalışma kaydının bulunduğu görülmektedir. Şu hale göre, kadının kendisini yoksulluktan kurtaracak düzenli ve sürekli gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı hususunda dosya kapsamına göre çelişki mevcuttur. O halde, mahkemece davacının çalışma durumu araştırılarak, kadın lehine Türk Medeni Kanununun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. .../... 4-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2.) fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği, aynı Kanunun 298. maddesinin (2.) fıkrasında ise; gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun olarak düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakların infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden hüküm altına alınan ziynet ve çeyiz eşyalarının adet, cins ve değerleri tek tek belirtilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.