Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4160 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21537 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Gölbaşı/Ankara 1. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :11.07.2013 NUMARASI :Esas no:2012/1037 Karar no:2013/715 Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden; davalı-davacı (koca ) tarafından ise kadının boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, kabul edilen ziynet alacağı ve kendi tazminat talepleri hakkındaki hüküm yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-davacı (koca) da boşanma talebinde haklı bulunarak lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedildiğine göre, kocanın birleştirilen boşanma davasının esası hakkında, asıl davada boşanma hükmü kurulduğu gerekçesiyle karar verilmemiş olması doğru değilse de bu yönün temyiz edilmemiş olması sebebiyle açıklanan eksikliğin artık sonuca etkili olmaktan çıkmış bulunmasına göre kadının tüm, kocanın ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Mahkemece, "evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında koca daha fazla kusurlu bulunmuş ve buna bağlı olarak davacı-davalı (kadın) yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Oysa yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; kadının eşine "şerefsiz" de dahil olmak üzere ağır sözlerle hakaret ettiği, eşinden habersiz arkadaşlarıyla şehir dışına çıktığı ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini ihmal ettiği, eltisine bir başka erkekten hoşlandığını söylediği", kocanın ise, eşine hakaret ettiği, giyim tarzıyla sürekli alay ettiği, "defol git diyerek" müşterek evden kovduğu ve güven sarsıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre taraflar evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında aynı oranda kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu saymak mümkün bulunmamaktadır. Eşit kusurlu taraf yararına da maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Öyleyse davacı- davalı (kadın)'ın maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar vermek gerekirken bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı-davacı (kadın)'ın düğünde takılan altın takılarının bir bölümünü düğünden sonra bozdurarak evdeki salon takımını değiştirdiği, bir bölümünü de bozdurarak Amerika'ya gittiği, seyahat masrafı ve oradaki harcamalarına sarfettiği, evliliğin başında kocanın teyzesine ödünç olarak verilen bir kısım altınlarında daha sonra kendisine geri verildiği, bunların koca tarafından alınıp bozdurulduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığı görülmektedir. Gerçekleşen bu durum karşısında kadının altınlara ilişkin talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden Ayşegül'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 119.00 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Eyüp'e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.