MAHKEMESİ :Ankara 7. Aile MahkemesiTARİHİ :03.06.2013 NUMARASI :Esas no:2012/1141 Karar no:2013/717 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; kusur belirlemesi, çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarı, kendisinin tazminat ve yoksulluk nafakasının reddi ve davalı koca aleyhine hükmedilen manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarına ilişkin temyiz itirazları yersizdir. 2- Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince : Mahkemece, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında davacının ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş, buna bağlı olarak davalı yararına manevi tazminata hükmedilmiş, davacının tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri reddedilmiştir. Davacının 02.05. 2011 tarihinde açtığı Türk Medeni Kanunun 197. maddesine dayanan nafaka davası sonucunda, "ayrı yaşamakta ve nafaka talebinde haklı olduğu" kabul edilerek lehine nafakaya hükmedilmiştir. Bundan önce davalı tarafından 18.04.2011 tarihinde açılan boşanma davası, davacısının 31.05.2011 tarihinde davadan feragat etmesi sebebiyle reddedilmiştir. Bu davadan sonra taraflar bir araya gelmemişlerdir. Eldeki dava ise 31.08.2012 tarihinde açılmıştır. Feragat edilen davadan sonraki dönemde, davalı; davacının bir başka erkekle imam nikahlı olarak beraber yaşamaya başladığını ileri sürmüş, davacı ise bu iddiayı kabul etmemiştir. Dinlenen davalı tanıklarının iddia edilen bu hususa ilişkin ifadeleri görgüye dayanmayıp davalıdan ve üçüncü kişilerden aktarılan beyanlardır. Davacının bir başka erkekle birlikte yaşadığını kabule yeterli delil bulunmamaktadır. Davalıdan ve üçüncü kişilerden aktarılan olaylar diğer delillerle desteklenmedikçe sabit kabul edilemez. Ve bu beyanlara dayanılarak davacı kusurlu sayılamaz. Bu bakımdan evlilik birliğinin davacının kusurlu tutum ve davranışları sonucunda temelinden sarsıldığının kabule yeterli delil ve olgu bulunmamaktadır. Ayrı ve bağımsız konut temininden kaçınmak suretiyle eşiyle birlikte yaşamaktan kaçındığı ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği gerçekleşen davalı kusurludur. Hal böyleyken davacının ağır kusurlu sayılması ve buna bağlı olarak davacının tazminat ve yoksulluk nafakası isteklerinin reddi ve davalıya manevi tazminat ödemekle sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.