MAHKEMESİ :Sorgun l. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :31.05.2013 NUMARASI :Esas no:2012/486 Karar no:2013/371 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davacı dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat istememiştir. Taraflar, cevaba cevap ve 2. cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK. md. 141/1). Davacı 25.01.2013 tarihli ön inceleme duruşmasında maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, hazır olan davalı vekilinin bu talebe açık bir muvafakati olmamıştır. Bu talep iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O halde, davacının maddi ve manevi tazminat talebi (TMK. md. 174/1-2) hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek yerde yazılı şekilde davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. 3-Davacı dava dilekçesinde çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesini olmadığı takdirde bedelini talep etmiştir. Tefhim edilen kısa kararda çeyiz eşyaları ve ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerleri ayrı ayrı gösterilmemiş, bilirkişi raporuna atıf yapılmış, gerekçeli kararda da çeyiz ve ziynet eşyalarının ayrı ayrı değerleri gösterilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyunadırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. Maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde çeyiz ve ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerleri ayrı ayrı gösterilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. -Kabule göre de; davacının çeyiz ve ziynet eşya alacağının kısmen reddine karar verildiği halde, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti takdir edilmemesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre çeyiz ve ziynet eşyalarının esasına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.