Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 346 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 21315 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ : Karşılıklı BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, manevi tazminat ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemece davacı-davalı erkek ile davalı-davacı kadının açtığı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda; her iki davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmiş ve boşanmaya neden olan olaylarda erkek ağır kusurlu bulunmuştur.Davalı-davacı kadın, daha önce .... Aile Mahkemesinin 2012/302 esas sayılı dosyasında 16.04.2012 tarihinde açtığı boşanma davasından 21.01.2013 tarihinde feragat etmiştir. Feragatle, erkekten kaynaklanan ve mahkemece erkeğe kusur olarak yüklenen önceki olayları atfetmiş veya en azından hoşgörü ile karşılamıştır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Davacı-karşı davalı erkeğin bu davanın açıldığı tarihten sonra başkaca kusurlu davranışı ispatlanamamıştır. Boşanmaya neden olay olaylarda eşine hakeret eden davalı-karşı davacı kadın tamamen kusurludur.Türk Medeni Kanununun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK md. 166/2). Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davalı-davacı kadının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davacı-karşı davalı erkeğe atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir .Bu itibarla kadının davasının reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile kadının davasının kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.3-Yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeplerle boşanmaya neden olan olaylarda kadın tam kusurludur. Tam kusurlu eş yararına tazminat verilemez. (TMK m.174/1-2) Davalı-karşı davacı kadının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (3.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.