Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3327 - Karar Yıl 2004 / Esas No : 2321 - Esas Yıl 2004





Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Davacıların 26.04.2002 tarihli dava dilekçesiyle açtıkları davada, evlat edinme geçici bakım sözleşmesiyle S…….. İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden yanlarına aldıkları M……'i evlat edinmek istedikleri, duruşmada davacı M…….. Ç……..ın otuz yaşını doldurmamış olması nedeniyle davadan feragat ederek eşinin evlat edinmesine muvafakat ettiği, mahkemece Meryem Çakır'ın açtığı davanın feragat nedeniyle reddine, Güngör Çakır tarafından açılan davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.l Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 315. maddesi İle "Evlat edinme kararı, evlat edinenin oturma yeri, birlikte evlat edinme de eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlatlık ilişkisi kurulmuş olur." hükmü getirilerek evlat edinmeye izin kararı verilmesi usulü kaldırıldığından, dava ve hüküm tarihi itibarıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8. maddesinin 5. bendindeki evlat edinme davalarında sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin hüküm zımni olarak yürürlükten kaldırılmıştır.Yukarıda açıklanan hükümler çerçevesinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği l Ocak 2002 tarihinden itibaren aile mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihe kadar evlat edinme davalarında görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir.Dava ve hüküm tarihinde asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu nazara alınarak, resen dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun tek başına evlat edinmeyi düzenleyen 307. maddesinin 2. fıkrasına göre otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayrıt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.İncelenen dosyadan, beş yıldan fazla bir süreden beri evli olan davacıların anılan kanunun 306. maddesine göre birlikte evlat edinmelerinin mümkün bulunduğu anlaşılmaktadır.Tek basına evlat edinme şartlarının oluşmamasına rağmen, mahkemece Medeni Kanunun 307/2. maddesi hükmüne aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, 17.03.2004 oybirliğiyle karar verildi.