Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3287 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 5999 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ :Kazan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :1.12.2006NUMARASI :Esas no:2005/309 Karar no:2006/427Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, manevi tazminat, kusur, çeyiz senetinde yer almayan eşyalarla ilgili verilen bedel ve çeyiz senedinde yeralan eşyalarla ilgili bedel talepleri hakkında hüküm kurulmamış olması yönünden, davalı tarafından da, nafaka, eşyaların iadesi ve eşya bedeli yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *boşanmaya sebep olaylarda davalı kocanın tamamen kusurlu olmasına göre, tarafların aşağıdaki bentlerin dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Toplanan delillerden; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda eşine hakaret eden ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davalının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacıya atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmemiştir.Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen * davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. 4 BK. 42,43,44,49) dikkate alınarak * davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.3-Eşyalarla ilgili olarak bilirkişi raporuna atıf yapılarak hüküm kurulmuş, kabul edilen eşyaların adet, cins ve değerleri hükümde ayrı ayrı gösterilmemiştir.#Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/5. maddesi, hükmün sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer, birer, açık , şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir. Gerekçeli kararın da kısa karara uygun düzenlenmesi zorunludur. (HUMK. m. 381/2). Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde * hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.4-Kabule göre de;Davacı, dava konusu eşyaların aynen iadesini aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Talep edildiği gibi karar verilmesi gerekirken eşyaların mevcut olmaması halinde bedellerinin tahsili yönünde hüküm kurulmamış olması da doğru görülmemiştir.S O N U Ç : Hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 3. bentteki bozma sebebine göre tarafların eşyalara ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün bozma kapsamı dışındaki ve incelenmeyen yönler haricindeki temyize konu bölümlerinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.