MAHKEMESİ :Karaman Aile MahkemesiTARİHİ :6.11.2011NUMARASI :Esas no:2009/324 Karar no:2011/3Taraflar arasındaki boşanma ve karşı boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm; davalı- karşı davacı (kadın) tarafından; "kusurlu" kabul edilmesine ilişkin gerekçesi ile maddi ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı (koca)'nın eşine ve çocuğuna karşı müteaddit defalar fiziki şiddet uyguladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı- karşı davalı tanıklarının beyanları; kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu kabule yeterli olmadığı gibi, inandırıcı da bulunmamıştır. Bu durumda kocayı haklı kılan, kadına atfedilebilecek boşanmayı gerektirecek bir kusur gerçekleşmemiştir. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK.md.166/2). Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacı-davalı (koca)'nın tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı-karşı davacı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda davacı-karşı davalı (koca) tarafından açılan boşanma davasının reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu bu davanın kabulü doğru bulunmamıştır. Ne var ki kadın, kocanın davasının da kabulü nedeniyle verilen boşanma kararını temyiz etmediğinden, bu husus bozma sebebi yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2-Davalı-karşı davacının temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince;Mahkemece; "davalı-karşı davacı (kadın), diğer tarafla aynı oranda kusurlu" kabul edilmiş ve bunun sonucu maddi ve manevi tazminat isteği reddedilmiştir. Davalı-karşı davacı (kadın), her iki davanın kabulü ile verilen boşanma hükmünü temyiz etmemekle beraber, boşanmada "kusurlu" kabul edilmesine ilişkin gerekçeyi temyiz ederek hükme itiraz ettiğine göre, boşanma bakımından kabul edilen kusur, tazminatlar bakımından aleyhinde kesinleşmiş sayılamaz.Türk Medeni Kanununun 174. maddesi gereğince, boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminata hak kazanabilmek için, tazminat isteyen tarafın kusursuz ya da az kusurlu olması, maddi tazminat için mevcut veya beklenen bir yararın boşanma yüzünden zedelenmiş olması , manevi tazinat için de boşanmaya sebep olan olayların tazminat isteyenin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunması gerekir.Temyize konu davada, davacı -karşı davalı (koca)'nın eşine fiziki şiddet uyguladığı ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı (kadın)'ın ise herhangi bir kusuru gerçekleşmemiştir. Bu duruma göre davacı-karşı davalı (koca)'nın "tam kusurlu" kabul edilmesi ve kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1 ve 2. maddeleri gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan davalı- karşı davacı (kadın)'ın da kusurlu kabul edilmesi ve tazminat isteklerinin reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple tazminatlara esas teşkil eden kusur ve tazminatlar yönünden BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.