MAHKEMESİ :Çerkezköy 2. Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :04.04.2014NUMARASI :Esas no: 2010/656 Karar no:2014/69Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (koca) tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı (kadın) tarafından ise katılma yoluyla tazminatların miktarı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya neden olan olaylarda, davacı (koca) tamamen kusurludur. Davalı (kadın)'ın ise bir kusurlu davranışı bulunmamaktadır.Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır (TMK md.166/2). Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı (kadın)'ın tüm, davacı (koca)'nın ise aşağdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.3-Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK.d.26/1). Davalı (kadın), cevap dilekçesinde velayetini istediği müşterek çocuk için 200 TL. tedbir ve iştirak nafakası talep etmiş, kendisi için de tedbir nafakası talebinde bulunmuştur. Mahkemece, velayeti anneye verilen müşterek çocuk Mertkan için talep aşılarak 250 TL. tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi ve davalı (kadın)’ın talebinin bulunmadığı gözetilmeden davalı (kadın) yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştirSONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 3. bentte gösterilen sebeple müşterek çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.