Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3144 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 16750 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Bakırköy 7. Aile MahkemesiTARİHİ :20.03.2012 NUMARASI :Esas no:2010/938 Karar no:2012/224Taraflar arasındaki "boşanma" davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, kendi davası, davalı-davacı (kadın)'ın maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk ve iştirak nafakası istemlerinin kabulü ile velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Toplanan delillerden davalı-davacı kadının çalıştığı, asgari yaşam gereksinimlerini karşılamaya yeterli miktarda düzenli gelirinin bulunduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmamıştır. Bu durumda; davalı- davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 3-Tarafların müşterek çocukları O. 1997 doğumlu olup, velayeti anneye bırakılmıştır. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun yararı ile ana ve babanın yararı çatıştığında, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Küçük O. 1997 doğumlu olduğuna göre, idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri; iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda; adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda, çocuğun kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde, ifade ettiği görüşe önem verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece bu çocuğa velayetiyle ilgili görüşünü ifade etmesine olanak tanınmadan velayet düzenlemesi yapılmıştır. Öyleyse, mahkemece O.velayeti ile ilgili tercihi sorulmalı, olası sonuçları konusunda bilgilendirilmeli ve gerektiği takdirde mahkeme nezdindeki aile mahkemesi uzmanından (4787 s. Kanun md. 5) velayete esas teşkil etmek üzere rapor alınmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, ebeveynlerden hangisinin yanında kalmasının çocuğun çıkarına olduğu saptanmalı ve hasıl olacak sonucuna göre velayet düzenlenmelidir. Açıklanan hususların üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davacı-davalı kocanın iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, bu kapsam dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.