MAHKEMESİ :Datça Asliye Hukuk (Aile) MahkemesiTARİHİ :13.05.2010 NUMARASI :Esas no:2009/228 Karar no:2010/120Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı 13.2.1960 doğumlu olup, F.B.ile eşi A.B.'nın evlilikleri içinde dünyaya gelmiş, 20.2.1960 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir.Davacı, babasının F.B. olmadığını, bunu 2009 yılı yaz aylarında yanına gelen kardeşi M.le aralarında miras meselesinden çıkan bir tartışma sırasında kardeşinin "sen piçsin...baban F.B. değil.." demesiyle öğrendiğini, kuşkularının artması üzerine çevresinden yaptığı araştırma sonucu babasının gerçekte F.B.olmayıp, aynı köyde uzun yıllar muhtarlık yapan "Mustafa Bıçak" isimli şahıs olduğunu öğrendiğini ileri sürerek, F.B.nın babası olmadığının tespiti ile bu kişiyle arasındaki soybağının reddini istemiş; mahkemece; Ankara Kriminal Polis Laboratuvarından alınan rapora dayanılarak istek reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.Dava, ergin çocuk tarafından açılan soybağının reddi isteğine ilişkindir. F. B. 03.09.2004 tarihinde öldüğünden mirasçılarına ve anaya karşı ikame edilmiştir. Kanuna göre, çocuk ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır (TMK. m. 289/2). Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar (TMK. M. 289/3). Davacı, babasının F. B. olmadığını, 2009 yılı yaz aylarında kardeşiyle miras meselesinden dolayı aralarında çıkan tartışma sırasında öğrendiğini, öncesinde bu konuda kendisine ne anasının ne de babasının herhangi bir şey söylemediğini, çocukluğu hariç yaşamının büyük bir dönemini köyü dışında inşaatlarda işçilik yaparak sürdürdüğü için durumu ilk defa kardeşinin söylemesiyle öğrendiğini ileri sürmüştür. Davalılardan M.davacının bu iddiasının doğrulamış, diğer davalılar da aksi yönde bir beyanda bulunmamışlardır. Bu durumun davacıdan uzun yıllar "gizlenmiş" olması, davacı bakımından gecikmeyi haklı kılan bir sebep oluşturur. Bu bakımdan 11.11.2009 tarihinde açılan davada hak düşürücü sürenin geçmediği kabul edilmiştir.Mahkemece; davacı ve ana baba bir kardeşi olarak kayıtlı olan davalı M. alınan kan, kıl ve tükürükten oluşan materyaller üzerinde Ankara Kriminal Polis Laboratuvarında yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor esas alınmıştır. 19.2.2010 tarihli bu raporda; "davacı N.B.ile davalı M. B.nın ortak erkek ataya sahip oldukları" bildirilmektedir. Raporu düzenleyen D.K.ve S.A.'ın uzmanlık alanları belirtilmediği gibi, raporda varılan "kardeş eşleştirmesine" dayanan sonucun soybağının belirlenmesinde "bilimsel kesinlik" taşıyıp taşımadığı da kuşkuludur. Bu konuda adli genetik uzmanı bulunan Adli Tıp Kurumundan rapor alınması olanağı varken hangi sebeple polis kriminal laboratuvarından rapor alınmasının gerekli görüldüğü de belirtilmemiştir. Bu bakımdan hükme esas alınan rapor, yeterli ve hüküm kurmaya elverişli nitelikte görülmemiştir. Soy bağına ilişkin davalarda, soy bağı ilişkisinin mevcut olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak nispette açıklığa kavuşturulmuş olması zorunludur. Öyleyse mahkemece yapılacak iş; davacı, annesi A.ve ana baba bir kardeşi olarak görünen davalı M.in; son altı ay içinde çekilmiş ve mahkemece onaylanmış ve usulüne uygun olarak zarflanmış ikişer adet vesikalık fotoğraflarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesine sevk edilerek, burada; nesep tayinine esas olabilecek kan guruplarının ve doku örneklerinin alınması, sağ kardeş M.'le eşleştirme yapılması, kardeş eşleştirmesiyle nesep tayinin her türlü kuşkudan uzak bilimsel kesinlik taşıyıp taşımadığının tespit edilememesi ve adli tıp kurumunun gerekli görmesi halinde; ölen (baba) F.B.ya ait mezarın açılarak genetik incelemeye esas doku örneklerinin alınması, bu suretle her türlü tıbbi inceleme ve biyolojik araştırma yapılarak davacının (ölen) F.B.'nın çocuğu olup olmadığı konusunda rapor alınması ve diğer delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gitmekten ibarettir. Bu hususlar dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.