Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2896 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 853 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ :Şanlıurfa Aile MahkemesiTARİHİ :15.11.2007 NUMARASI :Esas no:2007/489 Karar no:2007/670Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, nafaka ve tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan hadiselerde birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.2-Temyiz nedenlerine ilişkin incelemeye gelince:A)Davalı 15.10.2007 tarihli cevap dilekçesiyle altınlar karşılığı davalıdan 5000 TL. maddi tazminat istemiştir.Davalının bu hususta, harcı verilerek açılmış usulüne uygun bir davası ya da karşılık davası olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken kesin hüküm oluşturacak şekilde, ret” hükmü kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.B-Davalı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmaktadır.Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmuştur. O halde davalı kadın yararına tarafların mali ve sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun yoksulluk nafakası takdiri gerekirken talebin reddi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda 2/A-B bentlerde yazılı gerekçeyle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.