Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2772 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 10110 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ :Sincan l. Aile Mahkemesi TARİHİ :28.12.2006 NUMARASI :Esas no:2006/24 Karar no:2006/768Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * temyiz eden A. G..'in tebligatı bila tebliği döndüğü, duruşmaya gelmediği görüldü. Karşı taraf vekili Av. K. B..geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı- davalı kadının kendi nafaka davasına yönelik temyiz itirazları yersizdir.2-Davacı-davalı kadının, koca tarafından açılan ve birleşen boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince: Davalı-davacı koca tanıklarının beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiştir. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda evi terk eden birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı – davacı kocanın tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.*Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. #Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.*Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) #Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün yukarıda 2. bentte gösterilen nedenle davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA, nafakalara yönelik bölümünün ise yukarıda 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyize konu diğer hususların bozma sebebine göre incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.