Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24098 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8652 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (kadın) tarafından; kusur belirlemesi ve reddedilen manevi tazminat yönünden, davalı-karşı davacı (koca) tarafından ise; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafakalar, velayet ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdakin bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Davacı-karşı davalı kadın dava dilekçesinde manevi tazminat istememişken tahkikat aşamasında 17.06.2013 havale tarihli dilekçe ile manevi tazminat (TMK.m.174/2) talebinde bulunmuştur. Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma geni??letilemez yahut değiştirilemez (HMK md. 141/1). Davacı-karşı davalının dava dilekçesinde yer almayan, ilk defa tahkikat aşamasında ileri sürülen manevi tazminat isteği, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Davacı-karşı davalının bu talebi ile ilgili olarak usulünce yapılmış ıslah talebi de söz konusu olmadığına göre, manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ret kararı verilmesi hatalıdır.3-Davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası isteğinin kabul edilebilmesi için boşanma yüzünden yoksulluğa düştüğünün belirlenmesi gerekir. Davacı-karşı davalı kadının zabıta araştırmasında fabrikada asgari ücretle çalıştığı tespit edilmiştir. Ancak davacı-karşı davalı kadın duruşmalarda hastalığı sebebiyle işten ayrıldığını beyan etmiştir. O halde davacı-karşı davalının işten ayrılma sebebi araştırılıp yoksulluk nafakası (TMK.m.175) isteğinin buna göre değerlendirilmesi gerektiği nazara alınmadan; eksik inceleme ile yazılı şekilde bu talebin kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.4-Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki kişisel ilişkinin düzenlenmesi konusunda çelişki yaratılmıştır. Mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre; hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. Hükmün tehimi, herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. (6100 s. HMK. m.294/2-3) Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. (6100 s. HMK. m.294/4) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. (6100 s. MK. m.298/2)Hüküm sonucunun neleri ihtiva edeceği ise, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin 2. fıkrasında gösterilmiştir. Buna göre, mahkeme " gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların , sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” "Ekli karar tefhim edildi", "gerekçeli kararın mahkeme kaleminden alınmasına" veya benzeri şekilde tutanağa geçirilen beyanlarla hüküm tefhim edilmiş sayılamaz. Mahkemece son oturum tutanağında "baba ile şahsi ilişki tesisine" denilmekle yetinilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297/2. maddesinde gösterildiği şekilde hüküm sonucunu belirtmeyen böyle bir beyanla hüküm tefhim edilmiş ve hukuki varlık kazanmış sayılamaz. Başka bir anlatımla hakim, yargılamayı sona erdirdiği oturumda hiçbir karar vermemiştir. Diğer taraftan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371/1-ç .maddesindeki hükmün sonucunu etkilemeyen usul yanlışlıklarının bozma sebebi yapılamayacağına ilişkin kural, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. ve 297/2. maddesine uygun şekilde tefhim edilen hükümlerle ilgilidir. Yukarıda açıklanan nedenler karşısında ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut olmadığından anılan 371/1-ç. maddesinin uygulanması da söz konusu bulunmamaktadır. Bu bakımdan yeniden yargılama yapılarak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/2-3 ve 297/2. maddelerinde, l0.4.l992 günlü ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında gösterildiği şekilde hüküm verilmek üzere temyiz olunan kararın bozulmasına, bozma sebebine göre, diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple kadın yararına, 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle koca yararına BOZULMASINA, hükmün bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.