Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 24040 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24669 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ :Boşanma - Ziynet Eşyası Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı (koca)'nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı (kadın) tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, davalı (koca)'nın boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir kusurunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Eldeki davada yapılan soruşturma ve toplanan delillerle ise, davalı (koca)'nın eşini hasta olan babasının yanına bıraktıktan sonra arayıp sormadığı ve birlikte yaşamaktan kaçındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, kusursuz eşe karşı ilk davayı açarak birlikte yaşamaktan kaçınan kadın ile reddedilen bu davadan sonra birlikte yaşamaktan kaçınan davalı (koca)'nın eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi tazminata (TMK md. 174/1) hükmolunamaz. Durum böyleyken; mahkemece, tarafların kusur durumlarına ilişkin bir belirleme yapılmaksızın, davacı (kadın)'ın eşinin maddi desteğini yitireceği gerekçesiyle, davacı (kadın) lehine maddi tazminata hükmolunması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin (2). fıkrasında: hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Yasanın 298. Maddesinin (2.) fıkrasında da, gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre; Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamaz. Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Mahkemece hüküm altına alınan bileziklerin cins ve gramları ile her birinin değerinin karar yerinde ayrı ayrı gösterilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple kusur belirlemesi ve maddi tazminat yönlerinden, 3. bentte gösterilen sebeple ise ziynetler yönünden davalı (koca) yararına BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.