MAHKEMESİ :Aile MahkemesiDAVA TÜRÜ :BoşanmaTaraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, tefhim edilen kısa kararda müşterek çocuk yararına 350 TL. iştirak nafakasına ve davalı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verildiği halde, gerekçeli karar da bu hususlarda hüküm tesis edilmeyerek çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. (6100 s. HMK. m.298/2) Buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz/ kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, l0.4.l992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.3-Mahkemece, davalı kadın kusurlu kabul edilerek, Türk Medeni Kanunun 166/son maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, toplanan delillerden; davacı koca tarafından açılan ilk davanın “karısından habersiz imtihana girip tayin talebinde bulunan ve müşterek konutu tahliye eden kocanın tam kusurlu olması" sebebiyle reddedildiği ve 07.07.2010 tarihinde kesinleştiği, bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri, ancak davacı kocanın fiili ayrılık döneminde, davalı kadını arayarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık döneminde de kadına atfı kabil bir kusurun varlığı ispatlanamamıştır. Gerçekleşen bu duruma göre, kusursuz eşi hakkında boşanma davası açmak suretiyle fiili ayrılık yaratan, eşinden habersiz tayin isteyip, müşterek konutu tahliye ederek birlik görevlerini yerine getirmekten kaçınan ve eşine hakaret eden davacı kocanın tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, davalı kadının tamamen kusurlu kabul edilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2 ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve davalı kadının tazminat talepleri yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.