Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22749 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 606 - Esas Yıl 2011





MAHKEMESİ :Denizli 2. Aile MahkemesiTARİHİ :12.10.2010 NUMARASI :Esas no:2008/960 Karar no:2010/906Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Mahkemece boşanma kararı verilmiş bu sonuca tarafların eşit kusurlu davranışları ile ulaşıldığı kabul edilmiş ise de, yapılan soruşturma ve delillerden davacının bir başka erkekle kaçtığı ve halen bu kişiyle birlikte yaşadığı; bu suretle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının ise bir birden fazla icra takibine ve hacizlerine maruz kaldığı, alacaklıların karşısına eşini çıkardığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının davalıya oranla daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru değil ise de az kusurlu olan davalının davaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçeklemiş olmakla, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiş ve davalının boşanmaya ilişkin temyiz itirazları ile aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair yönlere ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde görülmemiştir. 2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. 3-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 BK. md. 42,43,44,49) dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.4-Davacı boşanmaya sebep olan olaylarda daha fazla kusurlu olduğu halde yararına yoksulluk nafakasına hükmolunması bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma dışında kalan yönlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma kararının kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.