MAHKEMESİ :Adana 6. Aile MahkemesiTARİHİ :23.12.2010 NUMARASI :Esas no:2009/1062 Karar no:2010/1231Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalıların dava konusu taşınmazın "aile konutu olduğunun tesbitine" ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı vekili, 30.06.2010 havale tarihli dilekçesinde ve 23.12.2010 tarihli oturumda tutanağa geçen beyanında, özgüleme taleplerinin Türk Medeni Kanununun 255.maddesine dayandığını, bu madde gereğince müvekkili lehine taşınmaz üzerinde oturma hakkı tanınmasını istediklerini bildirmiştir. Türk Medeni Kanunun 255.maddesine göre, eşlerin birlikte yaşadıkları konut üzerinde sağ kalan eş lehine miras ya da paylaşmadan doğan hakkına mahsuben mülkiyet veya haklı sebeplerin varlığı halinde mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınabilmesi için, davacı ile ölen eşi arasında “paylaşmalı mal ayrılığı” rejiminin geçerli ve eşlerin birlikte yaşadıkları konutun da paylaşmaya tabi mallardan olması zorunludur. 4721 sayıl Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar (4722 s.Yürürlük K.md.10/1). Eşler, Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra akdi mal rejimlerinden “paylaşmalı mal ayrılığı” rejimini seçmediklerine göre aralarında 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçerli olan rejim, edinilmiş mallara katılma rejimidir (md.202/1). Öyleyse, Türk Medeni Kanununun 255/2.maddesine dayanılarak birlikte yaşanılan konut üzerinde davacı eş lehine oturma hakkı tanınması yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Taşınmaz 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken 1997 yılında ölen eş tarafından “alım” suretiyle iktisap edildiğine göre, o tarihte geçerli olan mal rejimi gereği, edinilmiş mal sayılamayacağından olayda Türk Medeni Kanununun 240.maddesinin uygulanması olanağı da yoktur. Gerçekleşen bu hukuki durum karşısında davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, davalıların bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.