Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 21399 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10597 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Kayseri 3. Aile MahkemesiTARİHİ :18.02.2014 NUMARASI :Esas no:2013/495 Karar no:2014/159 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (koca) tarafından; kusur belirlemesi, davalı lehine verilen nafakalar ve tazminat taleplerinin reddi yönünden, davalı (kadın) tarafından ise; tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece taraflar eşit derecede kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, davalı (kadın)ın ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık davacı (koca)nın da ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı ve eşine hakaret ve tehdit ettiği nitekim bu eylemleri nedeniyle açılan ceza davası sonucunda ceza da aldığı, barışma görüşmeleri sırasında da “gökten peygamber inse bu benim karım değil bacımdır” diyerek eşini aşağıladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre boşanmaya neden olan olaylarda; davalı kadına oranla, davacı kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu aşamadan sonra taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yararın bulunmadığı ve davalı kadının boşanmaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu açıktır. Davacı kocanın boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları gerçekleşmiş olup boşanma davasının kabulü sonucu itibarıyla doğrudur. Açıklanan nedenlerle davalı kadının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile boşanmaya ilişkin hükmün gerekçesi değiştirilmek suretiyle onanmasına karar verilmesi gerekmiş ve davacı kocanın tüm, davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 TBK.md.50 ve 52 ) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. 3-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeplerle boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Ümit'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının Naile'ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.