Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2128 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 19514 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ :Bursa 1. Aile MahkemesiTARİHİ :08.07.2010NUMARASI :Esas no: 2008/713 Karar no:2010/1120Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı (kadın) tarafından "ağır kusurlu" kabul edilmesine ilişkin gerekçesi, manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, velayete ilişkin düzenleme ve kişisel ilişki tesisi yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 08.02.2012 günü temyiz eden davacı S. A.. ile vekili gelmedi. Karşı taraf davalı Y. A.. vekili Av. H. U.. geldi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının, davalıyla aynı oranda kusurlu olduğu gerçekleşmiş olup, manevi tazminat isteğinin reddedilmesinin, bu sebeple sonucu itibarıyla doğru olmasına göre, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.2-Diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarına geline;a-Mahkemece, “davacı ağır kusurlu” kabul edilmiş, davalının da boşanmayı kabul etmiş olmasına dayanılarak tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Oysa, davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediği ve eşine fiziki şiddet uyguladığı toplanan delilerden anlaşılmaktadır. Davacının ise, aile birliğinin kendisine yüklediği sadakat yükümlülüğüne (TMK.md.185/3) aykırı davrandığı gerçekleşmiştir. Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında her ikisinin de aynı oranda kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyleyken “davacının ağır kusurlu” kabul edilmesi ve buna bağlı olarak yoksulluk nafakası isteğinin reddi doğru bulunmamıştır.b-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine, çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri res’en almak zorundadır (TMK.md.169). O halde, davacı kadın ve yanında bulunan müşterek çocuk 2003 doğumlu Nursena için dava tarihinden, diğer çocuk 2002 doğumlu Faruk için de anneye teslim edildiği 19.06.2010 tarihinden geçerli olmak üzere, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek uygun miktarda tedbir nafakası takdiri gerekirken, bu hususun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.c-Velayete ilişkin düzenleme yapılırken, çocuğun yüksek yararı, anne ve babanın isteklerinden önce gelir. Aslolan çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesinin olası tehlikelerden uzak tutulmasıdır. Mahkemece bu hususta uzmanlardan yardım alınmadan düzenleme yapılması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılacak iş, aile mahkemesi nezdindeki uzmanlardan yardım istemek, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, bu yönde bir rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) maddenin (a), (b) ve (c) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, (c) bendindeki bozma sebebine göre, davacının kişisel ilişkiye dair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, bozma kapsamı dışındaki ve incelenmeyen yönler haricindeki bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilenSebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının isetk halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.