Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2117 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 18495 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ :Turgutlu 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :23.11.2009NUMARASI :Esas no:2008/591 Karar no:2009/805Taraflar arasındaki boşanma davalarının birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı (koca) tarafından reddedilen kendi boşanma davası ile kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'ileri ve kabul edilen ziynet alacağı davasına; davalı-davacı (kadın) tarafından ise; tedbir nafakası ve tazminatların miktarına yönelik temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 7.2.2012 günü duruşmalı temyiz eden davalı-davacı S. Ö.. vekili Av. H. H..geldi. Karşı taraf temyiz eden davacı-davalı M. Ö.. ile vekilleri gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:1-Davacı-davalı (koca)'nın temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;a)Mahkemece, davacı-davalı (koca) tamamen kusurlu kabul edilerek boşanma davasının reddine, davalı-davacı (kadın)'ın boşanma davasının ise kabulüne, karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davacı-davalı (koca)'nın eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve çalışması yönünde baskı yaptığı, davalı-davacı (kadın)'ın ise eşine hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davacı-davalı (koca) daha fazla kusurlu kabul edilmelidir. Her iki taraf da boşanma isteğiyle dava açtığına göre, evliliğin devamında yarar kaldığından söz edilemez. Bu durumda, davacı-davalı (koca)'nın boşanma davası bakımından, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşulları gerçekleşmiştir. Açıklanan nedenlerle boşanmaya davacı-davalı (koca)'nın boşanma davasının da kabul edilmek suretiyle karar vermek gerekirken, reddine hükmedilmesi doğru olmamıştır.b-Davalı-davacı, ziynetlerle ilgili olarak ayın isteğinin mümkün olmaması halinde, bedel olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL. talep etmiş, bedele ilişkin talebini arttırma konusunda ıslah (HUMK.m.83-90; HMK.m.176-182) isteğinde de bulunmamıştır. Bu durumda, mahkemece bedel olarak bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken, bedel isteği bakımından talepten fazlasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup (HUMK.m.74, HMK.m.26), bozmayı gerektirmiştir.2-Davalı-davacı (kadın)'ın temyiz itirazlarına yönelik incelemeye gelince;Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK.md.169). O halde; Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı-davacı (kadın) yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 1/a ve b bentlerinde açıklanan sebeplerle davacı-davalı (koca), 2. bentte açıklanan sebeple davalı-davacı (kadın) yararına BOZULMASINA, (a) bendindeki bozma sebebine göre bozma kapsamı dışında kalan kadının boşanma davası ve tazminatlara, kadının da tazminatların miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 900.00 TL. vekalet ücretinin Murat'tan alınıp Selda'ya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.