Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20731 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9418 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :İstanbul Anadolu 10. Aile MahkemesiTARİHİ :27.12.2013 NUMARASI :Esas no:2012/213 Karar no:2013/986 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından, kusur belirlemesi ve tazminatların miktarı yönünden; davalı (koca) tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, davacı (kadın)'ın zaman zaman eşini aşağıladığı, kocanın ise eş olarak yükümlülüklerini yerine getirmediği ve güven sarsıcı davranışlar içerisine girdiği gerekçesiyle, boşanmaya neden olan olaylarda davalı (koca)'nın ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; dinlenen tanıkların davacı (kadın)'ın eşini aşağıladığına ilişkin bir ifadeleri bulunmamaktadır. Davacı tanıkları davalı (koca)'nın eşini internette başka kadınla görüşmek suretiyle aldattığını beyan etmişseler de, dosya arasında bulunan taraflara ait evlilik terapisi kayıtlarının içeriği ve tanık H..'in beyanları ile anlaşıldığı üzere, tarafların bu olaydan sonra barıştıkları ve evlilik birliğinin uzunca bir süre devam ettiği; dolayısıyla davacı (kadın)'ın, kocanın bu davranışını affettiği, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılması gerektiği anlaşılmaktadır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Gerçekleşen bu duruma göre, birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı (koca) boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olup, boşanma kararı sonucu itibariyle doğrudur. Bu durumda; hükmün kusura ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiş (HUMK md.438/son) ve tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersiz bulunmuştur. 2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı (koca) tamamen kusurludur. Kocanın birlik görevlerini yerine getirmemesi davacı (kadın)'ın kişilik haklarına saldırı teşkil etmez. Davacı (kadın) yararına Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Davacı (kadın)'ın manevi tazminat isteminin reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. 3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı (kadın) yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK md.174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle tazminatlar yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple boşanma hükmünün kusura ilişkin gerekçesi düzeltilmek suretiyle ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.