MAHKEMESİ :Tuzla 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :11.3.2010NUMARASI :Esas No:2009/1503 Karar No:2010/102#Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; bozulmasına dair Dairemizin 15.6.2010 gün ve 9737-11883 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 1-Temyiz eden davalı kadın, hükmü kusur, tazminatlar, nafakalar ve kişisel ilişki yönünden temyiz ettiği halde bu husus gözden kaçırılarak hükmün boşanma yönünden bozulduğu anlaşıldığından tarafların karar düzeltme isteminin kabulüne Dairemizin 15.6.2010 gün 2009/9737 esas, 2010/1883 karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.2-Toplanan delillerden evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, eşini istemediğini söyleyen, doğumu ile ilgilenmeyen, eşini ailesi ile görüştürmeyen, birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı koca tam kusurludur.Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2) Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 3-Davalı kadının kusur, nafakalar, tazminatlar ve kişisel ilişki yönünden temyizinin incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ:Tarafların karar düzeltme istemlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulü ile dairemizin 15.6.2010 gün 2009/9737 esas 2010/11883 karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, boşanma hükmünün yukarıda 2. bentte gösterilen nedenlerle tenkitine, davalı kadının temyizinin ise yukarıda 3. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davalı kadına yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde karar düzeltme harcını yatıran davacı kocaya iadesine, oybirliğiyle karar verildi.