Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20342 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 16487 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Mahkemece Türkmenistan uyruklu müteveffa Amansultan ve Cumageldi oğlu 13/5/1978 doğumlu Çarı Gulmuradov'un terekesinden el çekilmesine ve terekenin hazineye devir ve teslimine karar verildiği anlaşılmıştır.T.C. Anayasasının 90. maddesinin son fıkrasında "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." hükmünün,"Mahkemelerin bağımsızlığı" kenar başlıklı 138. maddesinin 1. fıkrasında ise "Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." hükmünün yer aldığı,27/9/1975 gün ve 15369 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler "Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi"ne Türkmenistan'ın da taraf olduğu, söz konusu sözleşmenin "Konsolosluk görevleri" başlıklı 5. maddesinin (g) bendinde ise, kabul edilen Devletin kanun ve düzenlemeleri uyarınca, gönderen Devletin uyruğu bulunan gerçek ve tüzel kişilerin bu Devlette mirasla ilgili çıkarlarını korumanın konsolosluğun görevleri içinde olduğunun hüküm altına alındığı,Türkiye ile Türkmenistan arasında 1994 yılında imzalanmış olup, 12/11/1997 tarih ve 23168 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Arasında Konsolosluk Antlaşması" nın 46/5. maddesi ile mirasın değeri önemsiz ise, konsolosluk memurunun miras mallarının kendisine teslimini isteyebileceği ve bu takdirde terekeyi ilgili şahıslara gönderme hakkına sahip olduğunun hükme bağlandığı,Bu kapsamda anılan uluslararası sözleşme ve antlaşma içeriği dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, terekenin "hazineye devir ve teslimine" şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.