Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1937 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 19463 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ :Akyazı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :8.5.2008NUMARASI :Esas no:2007/305 Karar no:2008/240Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.2-Dava başlangıçta "anlaşmalı boşanma" (TMK.m.166/3) istemiyle açılmış, davalının yargılama sırasında davaya karşı çıkması sonucu "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" (TMK.m.166/1-2) nedenine dayalı boşanma davası olarak tarafların kanıtları toplanarak buna göre (TMK.m.166/1-2) boşanmaya karar verilmiştir. Yerel mahkeme boşanmaya neden olan olaylarda kocasına hakaret eden davalıya göre, sadakat yükümlülüğüne uymayarak boşandığı eski eşiyle yaşayan davacı kocayı daha ağır kusurlu bulduğu halde, dava dilekçesinde tarafların birbirlerinden tazminat ve nafaka istemeyeceklerine dair, imzalı beyanları nedeniyle davalının yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat taleplerini (TMk.m.174, 175) reddetmiştir. Anlaşmalı boşanma koşulları (TMK.m.166/3) gerçekleşmediğinden Türk Medeni Kanununun 166/1-2.maddeye göre davaya devam edildiğinden; artık dava dilekçesindeki tarafların "anlaşmalı boşanma" çerçevesindeki ifade ve talepleri uyarınca hüküm kurulması yasaya uygun değildir. Davalının davaya yanıt dilekçesinde talep ettiği yoksulluk nafakası, maddi-manevi tazminat taleplerinin Türk Medeni Kanununun 166/1-2.madde hükümlerine göre değerlendirilmesi zorunludur.a-Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44) dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. b-Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 BK. md. 42,43,44,49) dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.c-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Hükmün yukarıda 2/a-b-c bendinde açıklanan nedenlerle tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer kısımların ise 1 nolu bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.