Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18147 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 14378 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ :Aksaray 2.Aile Mahkemesi TARİHİ :28.4.2009NUMARASI :Esas no:2008/610 Karar no:2009/299Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 2.11.2010 günü duruşmalı temyiz eden davacı-davalı vekili Av. Y.T. ile karşı taraf davalı-davacı M.Y.geldi. Diğer davalı-davacı M.B.ve vekili gelmedi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Davalı-karşılık davacı M..B., hükmü "katılma yoluyla" temyiz etmişse de; davacı-karşılık davalı H.nın temyiz dilekçesi davalı-karşılık davacı M.B.vekiline 29.6.2009 tarihinde tebliğ edildiği halde, yasada öngörülen (HUMK.m.433/2) 10 günlüksüre geçtikten sonra 13.7.2009 tarihinde temyiz edilmiştir. Kuşkusuz Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı kanunla değiştirilen 432.maddesine göre, temyiz kanuni süre geçtikten sonra yapılır ise, temyiz isteminin reddine karar verme yetkisi hükmü veren mahkemeye aittir.Ne var ki Aile Mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden, Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 2494 sayılı kanun ile değişik 432/4.maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği(l.6.l990 günlü ve l989/3 Esas,l990/4 Karar sayılı) Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunca karara bağlanmıştır. Bu durumda gösterilen sebeple temyiz isteminin reddi gerekir.2-Davacı-karşılık davalı H.'nın temyiz itirazları yönünden yapılan incelemeye gelince;Davacı-karşılık davalı H.tarafından açılan asıl davada; "aile konutu" olduğu iddia edilen taşınmazın davalı M.B. adına olan tapu kaydının iptaliyle davalı eşi M.Y.adına tapuya tescili ve tapu kaydına "aile konu şerhi" konulması talep edilmiştir. Tapu iptali ve tescili davası gayrimenkulün aynına yönelik bulunduğundan; dava konusu gayrimenkulün dava tarihindeki değeri üzerinden nispi karar harcının yatırılması zorunludur. Harca tabi davalarda eksik harç ilgilisi tarafından tamamlanmadıkça yargılamaya devam olunamaz. (Harçlar Kanunu m.30-32) Davacı-karşılık davalı H., dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın değerini göstermemiş ve maktu harç yatırarak davayı açmıştır. Mahkemece bu yönde kendisine süre verilmesi üzerine, 17.11.2008 tarihli dilekçeyle; davanın değerini 8.000 TL. olarak açıklamış ve bu değer üzerinden nispi karar harcını yatırmıştır. Ancak, davalı-karşılık davacı Mevlüt Baydar bu değere itiraz ettiği gibi; dosyadaki bu taşınmazın 18.8.2006 tarihindeki satışıyla ilgili resmi tapu senedinde taşınmazın değerinin 18.000 TL. olarak belirlendiği görülmektedir. Bu durumda dava konusu taşınmazın dava tarihindeki harca esas değerinin yapılacak keşifle belirlenip eksik karar harcının tamamlattırılması gerekirken, bunlar yapılmadan yargılamaya devam edilip hüküm oluşturulması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir.(Harçlar Kanunu md. 16/1-2) SONUÇ:Davalı-karşılık davacı M.B.'ın temyiz dilekçesinin yukarıda 1 nolu bentte gösterilen nedenle REDDİNE, davacı-karşılık davalı H.'nın davasına yönelik hükmün yukarıda 2 nolu bentte açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, duruşma için taktir olunan 750.00 TL. vekalet ücretinin davalı ve karşılık davacılardan alınıp davacı ve karşılık davalıya verilmesine, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.