Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17973 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 18133 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ :İzmir 6. Aile MahkemesiTARİHİ :6.12.2006 NUMARASI :Esas no:2006/286 Karar no:2006/871Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan *18.09.2007 günü duruşmalı temyiz eden İ... D... vekili Av. A. M... E... ve temyiz eden karşı taraf F... D... vekili Av. Y... K... geldi. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı; 29.11.2002 tarihli dava dilekçesiyle; tapu sicilinde davalı eşi adına kayıtlı 1908 ada 1 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliği içinde kendisinin katkılarıyla edinildiğini ileri sürerek, taşınmazın 1/2 hissesinin iptali ile adına tescilini, bu mümkün olmaz ise, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, katkısı karşılığı 30 milyar liranın, taşınmazın alındığı günden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davacı; 24.1.2003 tarihinde açtığı birleşen dava ile de; tapu sicilinde yine davalı eşi adına kayıtlı olan 1429 ada 11 parseldeki taşınmazın edinilmesine de, kazancını ve evlilik öncesi birikimlerini kocasına vererek katkıda bulunduğunu belirterek, bu taşınmazın da tapusunun 1/2 hissesinin iptali ile adına tescilini, bu mümkün görülmezse, katkısının dava tarihindeki değeri olan 90 milyar liranın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.. Davalı ise; taşınmazların alımına davacının bir katkısının bulunmadığını öne sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taşınmazların alımına davacının %25 oranında katkıda bulunduğu kabul edilerek, her iki taşınmaza katkısı karşılığı toplam 54.750 YTL.’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; Kararı taraflar temyiz etmiştir.Tarafların 18.7.1992 tarihinde evlendikleri, bu tarihte; davacı kadının sekiz yıllık ev ekonomisi öğretmeni olduğu, davalı kocanın ise, on yıllık inşaat mühendisi olup, Gaziemir’de toptan aliminyum ve demir ticaretiyle uğraştığı, işyerinin kendisinin ve inşaat işiyle iştigal eden bir anonim şirketin %50 hisseli ortağı olduğu, Çeşme’de 1988 yılında edindiği bir villasının, kurucusu olduğu İ.... Turizm A.Ş.’de %50 payının ve arabasının bulunduğu; tarafların, 25.4.2003 tarihinde açılan boşanma davası sonucu, boşanmalarına karar verildiği, kararın 30.1.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. 1908 ada 1 parselde bulunan 112/8148 arsa paylı (6) bağımsız bölüm numaralı meskenin 31.10.1995’de davalı tarafından 1.064.000.000 TL. bedelle Emlak Bankasından satın alındığı; 1429 ada 11 parselde kayıtlı taşınmazın 1/3 payının ise, davalı tarafından 28.4.1994 tarihinde üçüncü kişiden yine “alım” yoluyla edinildiği, bu parselin diğer paylarının, davalının kardeşlerine ait olduğu, bu parsel üzerine davalı ve kardeşleri tarafından 1996 yılından sonra işhanı inşa edildiği, koca’nın Çeşme Dalyanköy’deki 1986’da satın aldığı otel hisselerini 1995 yılında devrederek elden çıkardığı,Davacının, aylık maaşının 1994 yılında 5.470.000 TL., 1995 yılında ise 7.724.000 TL. olduğu, A... Konut Yapı Kooperatifine 23.1.1996 tarihinde 85.000.000 TL. peşinat (arsa payı) ödeyip ortak olduğu, maaşı ile oraya ödemeler yaptığı, 10.1.2001 tarihinde de biriken 2.720.000.000 TL.’sini alarak ortaklıktan ayrıldığı, kooperatiften ayrılırken aldığı birikimlerini de katarak kendi adına otomobil aldığı dosya içindeki belgelerden ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; “davacının ev işlerini yapmak suretiyle aile bütçesine katkıda bulunduğu, öğretmen olarak çalıştığı ve maaş aldığı, bu maaşı kendi ihtiyaçları için kullandığı düşünülse dahi, kanunun davalı kocaya yüklediği bir kısım mükellefiyetlerin (evin bakımı) davacı eş tarafından karşılandığının kabulü gerekeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve evlilik süresinin 10 yıl kadar devam etmiş olması hususları dikkate alındığında, dava konusu taşınmazların alımına davacının %25 oranında katkısının olduğu kanaatine varıldığı” bildirilmiştir. Taşınmazlar, 1994 ve 1995 yıllarında alındığı halde, bilirkişi, tarafların evlilik süresinin on yıl devam etmiş olması da gözeterek, katkı oranını buna göre belirlemiştir.Taraflar arasında, evlenme tarihinden, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı rejimi” (TKM. m.170), bu tarihten, boşanma davasının açıldığı 25.4.2003 tarihine kadar ise “edinilmiş mallara katılma rejimi”nin (TMK. m.202/1, 4722 s. Yürürlük K. m.10/1)geçerli olduğunda bir duraksama bulunmamaktadır. Eldeki dava, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu döneme ait, bu rejimin tasfiyesi sonucu, artık değer üzerindeki “katılma alacağına” (TMK. m.236) ilişkin bir dava olmayıp, mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmazlara katkı iddiasına dayalı alacak isteğine ilişkidir. (TMK. m.227) Davacı; evlilik öncesi 8 yıllık öğretmenlikten elde ettiği kazancı ve ailesinin katkılarıyla birikim yaptığını ileri sürmüş, bu birikimlerinin miktarı konusunda bir açıklamada bulunmamıştır. Böyle bir birikimi olsa bile bunu, evlenmelerinden sonra davalı eşine verdiğine ilişkin bir beyan ve delil bulunmamaktadır. Davacı tanıklarının beyanları, davacıdan duyduklarına dayanmaktadır. Sabit kabul edilemez. Davacının babası tanık A... T...’un, 1994 yılında kızına hibe olarak verdiğini ifade ettiği 1.000.000 TL.’nın da, taşınmazların alımında kullanıldığına ilişkin de bir delil yoktur. Davacı, 1 parselde kayıtlı taşınmazın alımından yaklaşık 3 ay sonra, 23.1.1996 tarihinde 85.000.000 TL. toplu para yatırarak Ayrancılar Yapı Kooperatifine ortak olmuş, peşinat olarak yatırdığı miktarın kaynağı konusunda da bir bilgi verememiştir. Davalı tanıkları ise, davacının gelirinin tamamını kendisi için harcadığını, ev ihtiyaçları için kendi maaşına dokunmadığını ifade etmişlerdir. Taşınmazların edinildiği tarihte taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerlidir. (TKM. m.170) Bu rejimin geçerli olduğu dönemde, Türk Kanunu Medenisi’nin 153/2. maddesi uyarınca, kadının ev işlerini yapmış olması, yasal bir yükümlülük olup, bu yasal yükümlülüğün edinilen mala maddi bir katkı olarak kabulü mümkün değildir. Öte yandan, mal ayrılığı rejiminde, koca, karısının münasip bir derecede aile masrafına iştirakini isteyebilir. Kadının bu suretle iştiraki, kocanın hiçbir vakitte iade ve tazmin mükellefiyetini de icap ettirmez.(TKM. m.190/2) Yukarda belirtilen açıklamalar ve olgular karşısında, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlenme tarihleri ve dava konusu edilen taşınmazların satın alınma tarihleri dikkate alındığında , dosyada, davacının, dava konusu taşınmazların edinilmesine maddi bir katkı sağladığına ilişkin yeterli delil bulunmamaktadır. O halde isteğin reddi gerekirken, yetersiz ve somut hiçbir delile dayanmayan yasal gerekçeleri de gösterilmeyen bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde davaların kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.