MAHKEMESİ :Çorum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ :3.4.2006 NUMARASI :Esas no:2004/261 Karar no:2006/78Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * duruşmalı temyiz eden H... T... vekili Av. G... K... geldi. Temyiz eden karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.1-Davacı; davalı ile 1962 yılında evlendiklerini, her ikisinin de uzun yıllardır Danimarka’da işçi olarak çalıştıklarını, 1988 yılında, kendisinin açtığı dava sonucu Danimarka’da Danimarka hukukuna göre boşandıklarını, bu tarihten sonra da davalı ile son bir yıla kadar birlikte yaşamaya devam ettiklerini, Danimarka’da 1988 yılında boşanmalarından sonra da, öncesinde olduğu gibi, tüm kazanç ve gelirini davalı eşine verdiğini, davalının bu gelirleri, kendi geliri ile birleştirerek bir çok gayrimenkul aldığını, bu gayrimenkullerin tapu kayıtlarını kendi üzerine yaptığını, davalıya ait banka hesaplarındaki dövizlerin de ortak kazanç ve gelirleriyle oluştuğunu ileri sürerek; davalı adına kayıtlı,dava dilekçesinde ada ve parsel numaralarını gösterdiği altı parça taşınmazın tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile adına tescilini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde, taşınmazların alımına sağladığı katkı nedeniyle, dava tarihindeki yarı bedellerinin ve davalıya ait banka hesaplarındaki döviz cinsindeki mevduatların da 1/2’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava; 22.9.1999 tarihinde açılmıştır. Tarafların 1.5.1962 tarihinde evlendikleri, her ikisinin de Türk vatandaşı olduğu,davacı tarafından açılan dava sonucunda; Randers (Danimarka) Mahkemesinin 21.11.1988 tarihli kararıyla “tarafların boşanmalarına” karar verildiği, yabancı mahkemece verilen bu kararının tanınması talebiyle davalı tarafından 9.9.1998 tarihinde Türkiye’de (Çorum’da) açılan davanın reddedildiği, kararın 22.8.2000’de kesinleştiği anlaşılmaktadır.Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. (2565 s. K. m.34) Yabancı Mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi, yabancı ilamın tenfiz koşullarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. (2675 s. K. m.42) Bu hükümler gereğince; yabancı mahkemelerce verilen boşanma kararları, yetkili Türk mahkemelerince tanıma veya tenfiz kararı verildiği taktirde sonuç doğurur. Yabancı ilamla ilgili tanıma veya tenfiz kararı verilmedikçe veya bu yönde açılan dava reddedildiği takdirde, o ilam, Türkiye’de hukuki sonuç doğurmaz ve taraflar boşanmış sayılamazlar. Şu halde, tarafların evliliği hukuken devam etmektedir. Taraflar arasında evlenme tarihinden itibaren devam edegelen “mal ayrılığı rejimi”(743 s. TKM. m.170), 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesiyle, eşler yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmediklerine göre, 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak üzere, bu yasadaki “edinilmiş mallara katılma rejimine” dönüşmüştür. (4722 s.Yürürlük K. m.10/1) Bunun sonucu olarak da, davacının; davalıya ait, aralarında mal ayrılığı” rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen kişisel mallara yaptığı katkıya ilişkin talebi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 227. maddesinde yer alan “değer artış payı oranında alacak” niteliğini almıştır. 4722 sayılı Yürürlük Kanununda, mal ayrılığı rejiminin , yeni yasadaki yasal mal rejimine dönüşmesi halinde, rejim sona ermeden, eski mal ayrılığı rejiminin tasfiye edileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Davacının, Türk Medeni Kanununun 227. maddesine dayanan talebinin incelenebilmesi, yasal mal rejiminin sona ermesi halinde mümkündür. (TMK. 225/2, 227) Tarafların evliliği hukuken devam ettiğine göre, mal rejimi sona ermemiştir ve davanın görülebilirlik koşulu bulunmamaktadır. Bu husus gözetilmeden, işin esasının incelenmesi doğru görülmemiştir. 2- Kabule göre de;Dava konusu taşınmazlar, evlilik birliği içinde koca tarafından 1978, 1986, 1996 ve 1998 tarihlerinde üçüncü kişiden “alım” suretiyle edinilmiştir. Akdi ilişkide davacı taraf değildir. Eşler arasında Türk Medeni Kanununun 706. (743 s. TKM.’sinin 634.) maddesi gereğince düzenlenmiş mülkiyet aktarımı ile ilgili resmi bir sözleşme de bulunmamaktadır. Bu durumda, 7.10.1953 tarihli 8/7 sayılı İçtihadı birleştirme kararı uyarınca; taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacının, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceği gözetilmeden, taşınmazlarla ilgili iptal ve tescil hükmü kurulması da usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ :Temyiz edilen kararın yukarda 1. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.